Biraz benden bahsedeyim

17 Nisan 2011

Issız adam repliği

Ada: Merhaba Alper nasılsın?
Alper: Merhaba şaşırdım ben, hay Allah. Seni aradım birkaç kere telefonların değişmiş tabi. 
Ada: İngiltere’ye taşındım evlendim. 
Alper: Öyle mi? Çok sevindim senin adına. Eşin?
Ada: Hakan. Orada bir şirkette çalışıyor. Bende orda bir dükkan açtım, meslek aynı öyle gidiyor işte. Bu da benim kızım Elif 3 yaşında.  

Alper: Çok güzelmiş canım benim. Allah bağışlasın. 
 Ada: Bende bir fırsatını buldum, hem Bursa’ya gelip annemleri göreyim dedim. Hem de Sinem’i. Yarın sabah dönüyorum. Kız babasıyla birlikte bakıcıyla kaldı orada. Belki yılbaşında tekrar geleceğiz. Gel bizimle bir kahve iç diyeceğim; ama sanırım sinemaya giriyorsun. Sen nasılsın nasıl gidiyor her şey, restorant falan devam dimi. 
Alper: İyi gidiyor, çok iyiyim, her şey yolunda. Hiç iyi değilim Ada. Seni hiç unutmadım. Bunların olacağını hiç düşünmemiştim. Yarım yamalağım her şey bombok. Sen atlattın mı? Yoksa benden intikam mı alıyorsun! Gülümsüyorsun gerçek mi? Hiç böyle olacağını düşünmemiştim. Senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi. Sana da, kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm. Taa ki, ufacık bir şey beni darmadağın edene kadar. Sana ait ufacık bir şey alay benimle o gün. İşte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım. Bir daha sen olmayacaktın. Bir daha yaşamayacaktım ben bunu bir başkasıyla. Biliyor musun o günlerde kaybettiğini bilmediğin o küçük saç tokası hâlâ cebimde durur. İyiyim çok iyiyim. Senin dükkanı emlakçı yapmışlar biliyor musun? 
Ada: Aaaa evet Sinem söylemişti. 
Alper: Bende geçiyordum geçen önünden o zaman gördüm. İşim vardı o taraflarda. Hayır Ada yalan söylüyorum. Ben zaman zaman gidip bakıyorum o sokağa ve her şeyin eskisi gibi olduğunu düşünüyorum. Senin içeride oturduğunu ve hâlâ kahramanlar yaptığını düşünüyorum. Kendimi aldatıyorum, avunuyorum Ada. 
Ada: Annen nasıl iyi mi?  

Alper: İyi o da ne yapsın torun, morun büyütüyor. Geliyor arada bir, ben gidiyorum zaman zaman. 
Ada: Özledim vallahi Müzeyyen ablayı. Söz de misafirliğe gidecektim kısmet olmadı.  Senden hemen sonraydı onu görmeye gidişim. Senin doğduğun eve, çocukluğunun geçtiği kasabaya sevgilim sana dair küçük bir yolculuk yaptık annenle. Sana söylememesi için yemin ettirdim ona. Bravo tutmuş sözünü. Büyüdüğün evi uyuduğun yatağı gördüm sevgilim. Seni çocukluğunu düşündüm. Sen oradaydın ve bir gün benimle tanışacağını henüz bilmiyordun. Sen dizime yattın ve ben bir hikaye anlattım sana. Büyüdün. Kafamda bir hikaye, bilirsin bunu çok severdim. İkimizi bir mutlu son yazdım sonra. O evde seninle birlikte oturduk, sustuk. Yanımda durdun sessizce. Burası sondu. Başka bir yaşamdı. Sadece biz vardık, bana baktın mavi ve telaşsız. Sustuk. Başka bir yaşamda, başka bir mutlu son, biz bunu hak etmiştik. Hikayemiz orada bir yerde, hep benimle duracak. Dayanabilmemin tek yolu buydu çünkü. İnsanın kokusu hep aynı mı kalırmış? Şaşırdım. Sana ait bir şey aldım yanıma bir küçük 45 lik plak. Arda Kardeşin Masalları. Eve uğrarsan bir gün o plağın nasıl kaybolduğunu asla bilemeyeceksin ve hâlâ her Pazar günü telefonla konuştuğum Müzeyyen ablamda söylemeyecek tabiî ki. Bu zevki sana yaşatmayacağız. Sen o küçücük plakla bende, evimdesin hala ve sen bunu bilmiyorsun. Gözlerimi kapattığımda kollarımda başka biri değil, sen varsın ve sen bunu bilmiyorsun. 
Alper: Aaaa saat 7 olmuş. 
Ada: 7 seansı başladı hadi geç kalıyorsun.  

Alper: Yok ben girmeyeceğim şimdi çocuk filmi zaten, sıkılırım şimdi. Başka planlarım var zaten daha cazip geldi. 
Ada: Bekleyen biri mi var yoksa. 
Alper: Evet var. 
Ada: Güzel sevindim. 
Alper: Yok. Hiç kimse yok. Sana yalan söylüyorum. 
Ada: Biliyorum sevgilim.  

Alper: Ben müsaadeni isteyeyim o zaman. 
Ada: Tamam hoşça kal. 
Alper: Hoşça kal. 
Ada: Aaaa bu arada havuçlu tarçınlı kekin tarifini verecektin bana hatırladın mı? Ben buldum tarifi bir kitaptan yapıp yedik afiyetle. Seninki kadar güzel olmadı tabi, ama olacak umut var. Azmettim başarıcam.
Alper: Şimdiden tebrik ederim. 
Ada: Hoşça kal kendine iyi bak. 
Alper: Hoşça kal.

Hiç yorum yok: