Biraz benden bahsedeyim

29 Aralık 2010

Dinlenmesi gereken müzik listesi

Kaç şarkı var bilmiyorum ama illaki
Tarkan- herşeye rağmen
Mustafa Ceceli -yağmur ağlıyor
Mustafa Ceceli & Elvan Günaydın -eksik
Sıla- acısada öldürmez
Sıla - oluruna bırak
Zeki Müren - ah bu şarkıların gözü kör olsun 
Nazan öncel -ağla erkeğim ağla
Gripin - sen gidiyorsun / beş dinlenmeli diyorum

Görünen ne ? Görünen köy .... !!!!!!

Bu senmisin gördüğüm yoksa yanılsama mı görünen. o kadar çok hayal gördüm ki sana dair yüzünü unutmama ramak kaldı gelmiyorsun göstermiyorsunda, kadermisin nesin yoksa. Alnıma yazılan bi yazı silinmeye mi başladı yoksa ...

Umudun kaybolmasın !!

Hiç bu kadar negatif olmamıştım.Negatiflikten kastım ne diye sormayında ? Ve umudun ilk defa bu bünyeyi terk ettiğini düşünüyorum. Bu kadar umutsuz ,mutsuz ve bu kadar çaresiz olabileceğim aklıma dahi gelmezdi.Çevremdeki insanlara bakıyorumda mutlulular sadece ve bi okadar da huzurlular.Onlar ve yakınındakiler de mutlu,umutlu ve huzurlu.Mutluluk nedense benimle değil sevdiklerimlede değil nerde kimle bilmiyorumda.Sadece düşünüyorum evrenle mi alakalı yoksa benle mi?Ne için umut  ve kime göre umut ve mutluluk?

19 Kasım 2010

Aşka aşık

Aşka aşıktık biz.
Senle, bendik, oysa ne umutlar tükettik ömrü hayatımızda ve ne bedelleri ödedik
Sana ,bana ve bize dair umutlar yok oluşlar ve boğazımızda düğümlenen sözcükler
Satırlara dökülmeye halleri yoktu aslında benim duygularımın ve acı ile donatılmış yaralarımın
Evli gibiydik , aşk için yaşadık yaşadığımızıda sandık ya oysa öyle değildi .
Her sana bakışta ve her nefes aldığımda içim senle doldu taştı
ve battım diplere doğru aşk ile hemde, acıların sonsuzluğunda yaşadığım ne varsa senle
Uyandığım sabahlara senle
Hayat sen olmuştun, akşam yatarken sen,kalkarken sendim
aklım fikrim hep sen olup çıkmıştın
Oysa özlemdi ve özlemlerin enbüyüğüydü  bu sana karşı olan hislerimde .
sana dair neleri varsa özledim ve aşık oldum
Gelişini özledim hemde çok ve kalbimin tam ortasına atacağın bomba etkisini, yaratacağı tahribatı görmek için orda öylece usul usul duruyorum
bakma sen bana acılarımla yıkanıyor ve göz yaşlarımla durulanıyorum ve senin aşkınla giyiniyorum hayatta tek kalma gayem sen olup çıktın zamanlar bunlar .....


Düşünün ki bi çok şarkı var ama bunu için Tan dinleyin diyorum "Bu şarkıların gözü  kör olsun" diye.. Güzelce okuyup okutmanız dileği ile sağlıcakla kalın...




13 Kasım 2010

Ağla erkeğim ağla mı? Kızım mı


Nazan Öncel'den Ağla Erkeğim ağlayı dinliyordum...Kaç saattir dinliyorum bilmiyorumda kulaklarımda bu sözcükleri işitirken anlamaya çalışırken hemde...
 
Demek sen de gidiyorsun
Başın alıp uzaklara 
Beni öyle atıyorsun 
Yangınlara karıyorsun 
Sen kendinden kaçıyorsun 
Aldanıyorsun

Derken gözlerimden iki damla süzüldü aktı gitti
birşeyler içimde, zaten kan akıyordu ama ne tarafa doğru aktığını bilmiyorum.Kopup giden birçok şey hissettim. Duygularımdı bunlar .Yaşadıklarımdı tabi, kaç defa ağladım gecenin karanlığında sinirlendim dövündüm avundum fotoğraflarla hatırlamıyorum. Neler gördüm, neleri işittim ve neleri yazdım ve neleri o sevdiklerime yazamadım. Yada ben onları sevdiğimi sandım… Kaç defa duvardan duvara çarpıldım da ve kaç defa düştüm en dibe.

Sonra
ordan yavaş yavaş tırmandım yukarı doğru. Gülüşlere sözlere avundum bir şey var sandım ama yoktu . Yıkıldım, kırıldım, geldi öpüldüm. Dirildiğimi sanmıştım, oysaki yerimde saymışım.Giden ne idi ben miydim duygularım mı kişiliğimmiydi. Kaç bilinmeyenli denkleme tabi tutuldum. Kaç dik açılı problemler vardı hayatımda. Gün geldi sorgulamayı bırak şimdi gibi yaşamayı seçtim şimdi gibi düşüp kalkıyor gülüp geçiyorum elbet bizde oynarız hayat senle.. Senin benle oynadığın gibi …

Nazan Öncel’e bırakıyorum buradan sonrasını o devam etsin şarkının sözleri ile ….



Demek sen de gidiyorsun

Başın alıp uzaklara
Beni öyle atıyorsun
Yangınlara karıyorsun
Sen kendinden kaçıyorsun
Aldanıyorsun
Meğer benim harcım değilmeş

Yokluğuna bir an alışmak
Ya da böyle sensiz olmak
Farzet ki unutmak
Ölüm demekmiş
Dudağımda bir çığlık
Kanadım kollarım kırık
Ecelim olur ayrılık
Ağla erkeğim ağla
Dudağımda bir çığlık
Kanadım kollarım kırık
Ecelim olur ayrılık
Ağla sen de sen de ağla
Bir alaca karanlıkta
Düşersen kör boşluklarda
Yüreğin bir fener olsa
ol uçurumdur orda

Erkeğim ağla
Sesin çarpar duvarlara
Öfke olur döner sana
Yalvar yakar bir yıldıza
Uykularını ada
Ya'da tanrıya

12 Kasım 2010

Atamıza Şiirler

Dün bir resmin vardı duvarda,
Hani sen hep uzaklara bakarsın ya,
Onlardan biri,
Yanında senin çocukların şarkılar söyledi,
Gözlerim doldu,
Rumeli şarkılarında,
Hani, Latife hanımın sana piyonada çaldığı,
Manastırın  ortasında var bir havuz şarkısını,
Çocuklar hep birlikte çalmaya başlayınca,
Cumhuriyet başardı dedim.
Yaptıklarını küçümseyenler arasına bir ara ben de vardım,
Ellerinden öptüm,
Nazım’ın ın dediği gibi,
Kör değilim ve senin yaptığın her ileri,
Dev hamleyi anlayabilen bir kafam
Yurdumu seven yüreğim var,
Bağışla beni,
                                                                            Yazan Lütfiye    http://twitter.com/Lutfiye_mabel

6 Kasım 2010

Mektup- geçmiş hatıralar mı?

Sen gittiğinden beri değişen sadece zaman ve halen yalnızım eskisi gibi.
Aslında öyle değil şöyle anlatayım sen gideli bi seneden fazla oldu. Zamanını tutmadım atıyorum sadece . Benimkisi ne biliyormusun sadece geçmişte yaşanılanlara özlem şimdi bakıyorumda gerçekten boşuna ağlamışız boşuna kırmışız birbirimizi daha yaşanacak çok şey varken ortada hemde. Sadece bi inat uğruna gittiğini düşünüyorum şimdi aslında zamansız çıkışmalarımda oluyor du benimde.Kaldı ki ben zor um zorlaştırdım herşeyi.. İyi dayandın benim gibi birine.Hani kıskanmıyordum ya seni aslında sana göstermek istemiyordum bazen anlıyordun anlamıştın nasıl olduğumu .. Çok konuşurduk geleceğe dair senle, hayallere dalardık .. Şimdi o hayalin neresindeyim sorarsan diye cevaplayamam.Hayalim'de  kalmadı biliyormusun. Sadece tek istediğim geleceğe koşar adım ilerlemek ve tek düze bi hayata sahip olmak . Öyle pembe panjurlu bahçeli evim olmasın. 2+1 yeter bana bunu anladım . Hani yalnızım ya o yüzden.Bu ömrü yalnız geçirmek belki daha iyi.. Yapayalnız değil en azından tek , hür bi şekilde geleceksiz düşüncesiz duygusuz. Beni bu hale sokan ne bilmiyorum düşünmüyorumda . Ama değişiyorum huzurlumuyum diye de sorma bana eskisi gibi değilim yalanlar inşa ediyorum resmen kendime .Yalandan hayatlar olduğu gibi .bitmeyen hayat gayeleri gibi . Hayat biraraya getirmişti . Tekrar getirme yüzdesi nedir seni onu merak ediyorum .. Hayal bu da iyi bi hayal benim için tabi senin benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyorum ben bunları düşünüyorken sen neler düşünüyorsun asıl önemli olan o işte ....

yarım kalan herşeyee devam mı tamam mı

   
     Düğümü çözesim var önce yarım bıraktığım işler tamamlandı . Aşklar tamamlanmasada olur bi şekilde yaşanıyor öylede değinmiyorum o konularada . Şu sıralar taktığım tek şey hikayem. Hani yarım kalan ve küçüklerden büyüklere dediğim. Arkadaş tarafından terkedilişimden olan. Bu hikaye ye devam etme kararı aldım bakalım götüre bildiğim kadar götüreceğim ve neler olabileceğini göreceğiz. Sizlerden destek bekliyorum tabi desteğinizi görebilirmiyim bilmiyorum göreceğiz. Yarım kalan neler var dersek çok şey ama onları tamamlamak lazım aslında ..Geçmişe dönüp gitmeli mi bilmiyorum bi kaç kısa hikaye yazasım var çevremden bakalım bunları beğenecekmisiniz ....

4 Kasım 2010

Kendine Güvenen Kadın

  
        Her Erkek kabullenemez Kadının kendine güvenenini , özgüveni yüksek akıllı başarılı kadını sahiplenmesi. Zor tabi, bunu genelleme olarak yapıyorum . Biz erkekler basit yaratıklarız ve olabildiğince karşımızdaki de basit olsun isteriz nedense.Aslında salak olsun ister çabalarız. Halbuki karşındaki ne kadar güçlü olursa o kadar iyidir senin için seni geliştirir seni değiştirir. Hayat a karşı bir duruşu olur ,bakış açısı olur, her türlü zorluğa göğüs gerer. Zorluklarla baş etmesini bilir..Her lafa verilecek cevabı vardır.Boş konuşmaz konuşanı sevmez, alternatif yönleri vardır evde tıkılıp kalmaz gezer gezdirir. Eğlenmesini iyi bilir .Sinema ,konser gibi aktivitelerdedir, açılışlardadır  ve dışardadır .Yanında akıllı erkek olsun ister ve sadece onu sevecek onun ömrüne ömür katacak erkek. Ömür çalacak değil ...  Bu konuya nerden mi geldik ? Bugün  bi arkadaşımla konuşuyordum  konu konuyu açtı , önce aşk dedik... Aşktan bahsetti., hatta şunu dedi ; Ben ne zaman aşık lacam . Ona verdiğim yanıt ise şuydu en kısa zamanda olursun, olman dileği idi ve benimkisi teselli etmekti ahkam kesmiyorum sadece iyi kalpliyim ve insanların mutlu olmasını istiyorum.. Gerçi bazılarınız bilmiyor, anlamıyor ve anlamak istemiyor ama olsun yapabileceğim bişey yok . Kendine güvenen kadın iş hayatında da sosyal hayatında da her zaman iyidir  güzeldir ...


31 Ekim 2010

Cici ile Pisi nin aşkı ...

      Cici diyorum lakabı bu , diğeride pisi.Pisi genç kadın iyi tanıyorum çocukluğumdan beri desem yalan olmaz. Cici de genç bi erkek onuda tanıyorum. Ortak noktalarımız var saygılı efendi biri.Pisi benim tam tersim. İnatçı saygılı biraz sevgili... Neresinden başlasam diyorum hikayenin .. Yıl 2008 yaz ayları staj dönemi daha okuyorlar cici ile pisi . Büyük bir firmada staj arkadaşlığı yapıyorlar önce. Msnler alınıp veriliyor hayat onları başka yerlere savuruyor önce,daha sonra birleşiyorlar... Pisi ile bir ara konuşuyorum  msnde , ağzını yokluyorum resmen varmı yokmu sevgilisi bilmek istiyorum ...Var diyor bana şaşırıyorum daha önce konuşmadığımız konular bunlar .. Hep aynı ortamları paylaşıyoruz nede olsa .. Benim sevgililerimle neler olup bittiğini hep görüyordu... Ben mıçmıç sırnaşık bir kediydim hep önünde öpüştüm sarıldım ... Durmadım ... Oysa onlarla her buluştuğumuzda sanki iki yetişkin vardı ve hep konuşuyorduk. Yada tartışmalıydı biraz ağrılı sancılı gibiydi onlarınki gibi. Karşımda hiçbir zaman öyle mıçmıç görmedim ve dudak dudağa onların aşkı bi başka .. Yıl 2010 onların aşkı halen devam ediyor nasıl başarıyorlar bilmiyorum ama iyi gidiyorlar bu yazda onlarla birlikte geçirdim.. O zamandan bu zamana kadar gördüğüm hep gözlerinin içlerinin görmesiydi ve birbirlerini seviyorlar cici ile pisiyi bi gün istemeye gideceğiz bunu tahmin ediyorum açıkçası onlar bunu hakediyorda ... Şimdi kendime bakıyorumda sanırım onların verdiği özveriyi ben vermedim veremedim ...

14 Ekim 2010

Beş- Yatağın sağı yada solu . En iyisi ortası

Zaman yine sonbahar yine yalnızlık ama mutluyum . Azcık huzurluyum ağrısız dişim, dertsiz  başım kıvamındayım. Bu aralar neler yapıyorum dersek hiçbirşey . Hani zamanı boşa geçirmek için elimden geçen herşeyi yapıyorum tweetliyorum işte okul bakıyorum . O zaten ayrı bir konu. Hava buralarda kasvetli , ben deseniz bir acaip duygu yoğunluğu içerisinde tarifi olmayan şeyler .Daha önceden de yazmıştım çift kişilik yatak niye alınır diye?  Zaten yatak bana çok gelmeye başladı paylaşacak bi tarafıda yok. Yastığın birini ortalıyorum diğeri ya sağımda yada solumda sarıyorum. Bu bir varsayım .Beden kalp vücut ruh istiyor da ... İstiyorda nesi nerde hani .. Demiyoruz artık ben ve ruhum beynim artık. Yatak büyük ben küçücük, içinde kayboluyorum sanki. Havada soğuk üşüyorum buz gibi.Sağ tarafında yada sol tarafımda  beni ısıtacak biride de yok olmadı olmuyorda . Yapamıyorum sanırım ben.. Uzun ilişkilere kış günlerinde yapılan dvd gecelerini anlamamışdır ve hayranımdır. Kışın hiç hasta olmadım ve olmadığım için hiç bi sevgilim bana bakmadı . Bakamadı da ... 3 ve 5 gibi saatlerde kalkmadım .. Ama büyük yaralarımda yok benim. Eski yaralara bakıpta kaşımıyorum artık . Eskisi gibi de değilim. .
Gripin ''   Uyandım ,Saat üç, dört, beş bana hiç farketmez . Ne zaman çalınsa kalbim derler ki bir arkadaşa bakıpta çıkacaktık...'' bunu yapan bile yok.Kırılmıyorum darılmıyorum gücenmiyorum. Sevişmiyorumda . Zaman benim için değilmiş diyor ve oturmuş bekliyorum . Yazıyorum bunlarıda . Taşlar birgün dökülür sonra toplanır. Tekrar dökülmemek kaydıyla. Gözlerdende yaşlar gelmesin diye . Duvarları da ağlatmıyorum hani ... En iyisi yatağın ortası yanına sıcak bi torba şimdilik idare eder beni ve seni. Hadi gidelim ruhum doyumsuzsun biliyorum  yapacak birşeyim yok. Yatağın ne sağı nede solu ne beni ne ruhumu ısıtıyor .. Ruhumu ısıtacak biri yoksa ben ısıtırım seni ruhum ... Son günler olabilir bunlar . Gidiyoruz işte ruhumu ve bedenimide alıp uzak diyarlara  ıslanmaya ıslatmaya gidiyorum .

30 Eylül 2010

Göz Yaşımız Nerde

Gözler yaşlanır ara ısra geçmişe gidilir kafanı bugünü çevirirsin özlem değildir bakmaktır geçmişte yolculuk etmektir neler yaptığını hatırlamak içindir bu bakış gözler ne zaman sulanır o zaman vardır  geçmişte bıraktığın şeyler acıtır acıdır . Yakar seni kalbinin tam ortasına ve mide boşluğuna yumruk yemiş gibi olursun... Özel biri , sesini duymak görmek istersin yoktur hayatında kimse ... Aslında çok kişi var ama gereksiz önemsiz önemli olan kim ise .. Boşluğun ta kendisi mi bu ,yoksa boş bi hayat mı. zihinde canlanır oynar kelimelerine kadar hatırlarsın herşeyini dğermiydi hakılımıydı diye düşünürsün sonra bırakırsın beton dökülmesi gereklidir dökülmez işte acımıdır bu .. Yenilere bakmak geçmişi unutmak mı

18 Eylül 2010

Kanatlarım Yok Ama İstediğim Zaman Uçuyorum

        Bugün mutluyum , dünün tesiri halen üstümde etkisindeyim hatta gecenin. İş icabı gene İstanbul un yolu tutuldu.  İndim Sabiha Gökçen'e biraz umutsuzdum ne yapabilirim diye düşünüyordum bi kaç kişiyi aradım önce eski patronumu sonra kuzenimi sonra Adana'dan arkadaşımı aradım belki kalacak yer ayarlayabilir diye düşünüyordum =) . En son murat abiyi aradım (robink78) akşam buluşma varmış işleri hallettim falan akşama kadar aylak aylak gezdim kuzeni bekledim çantamı  ona verdim yola koyuldum .. Yeni insanlar tanıyacaktım, orda kimler var bilmiyordum bi tek robink78 i tanıyordum .. Bi kaç kişiye ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım. Asmalıdaydı buluşma merakda ediyordum gitmemiştim önceden.. Masa kalabalık ama tanımadığım insanlar olduğu için biraz çekingendim önce yavaş yavaş açıldım emelella vardı = ), sonra cansev ,burge ,izmirden bildiğim az çok duyduğum erdal vardı karşı tarafa doğru yavaş yavaş tanışıyorduk . Önce kim olduğumdan bahseetim bilinmedi sonra değiştirdiğim nicki söyledim o mu deniyordu daha masa ile tam kaynaşamamıştık =))  bitmedi ,ama akhoşgönüllü34 geldi sonra .Karşı tarafta  hande ,andaç  ve basak oturuyordu .En son gelen emel di neden geç geldi ne oldu bilmiyoruz iyi tanıştım sohbetleri ilgi alakaları hoştu bayılmıştım gülmekten öldüm çektiğim fotolar halen zihnimin bi köşesinde görme fırsatı buldum birkısmını .. Umarım İzmir buluşmasına gidebilirim...

Ertesi gün Adana'ya dönmem gerekti ve ilk defa bu kadar  temiz net güzel gözüküyordu istanbul gözüme tam gece oluyordu ışıl ışıldı . Fotoğraflamak istedim ama yoktu bi makinem yanımda falan .. Penceren dışarıya baktıkça yer yer güzel ışıklandırmalar görülüyordu iyiye  bi işaret gibi algıladım .. Hayat o kadar kötü değildi dışarda olmak eğlenceli ve ışıklıydı .. Ankara'ya sıra geldiğinde herşeyin net olarak gördüm nasıl bi göz var ise Anıtkabiri bile seçebildim ... Yer yer gözlerimi kapatıp açışımı hatırlıyorum. En son Adana semalarında gözümü açtım  .. Güzel şehrim bana göz kırpıyordu resmen. Güzelliğini bi kenara bıraktım daldım gittim koynuna bu şehrin sokaklarına kadar ...

14 Eylül 2010

Hayat benden aldıklarını.....+18

Hayat benden aldıklarını gögüslerinin arasına aldı da saklıyor şimdi onları çıkartma zamanı. Gizli kalmış bütün güzellikler o gögüs arasında yatıyor eminim biliyorum bütün güzelliklerimi alıp sakladın çıkarma zamanı geldi bütün herşeyi , Aşkı sevgiyi ,sevişmeyi .Başarılı , üstün biri duyguların hepsi o arada gelde sevişip çıkartalım bunları ordan saklanmamalı artık orda yaşanmalı yada at yere dökülsün ben toplarım nasıl olsa istediğimi istediğim zaman hemde. Mutlu et beni artık hayat. Umutlarımı köreltme zararlı çıkıyorsun . Her düşürdüğünde , kalkarken dahada güçlü dahada özverili kalkıyorum bunu bilesin . Haberin olsun. Mızıkçılık yapılmıyormu yapılıyor sende bundan anlıyorsun ya işte. Elimin dahada güçlendiği dönem bu zamanlar artık çıkar koynundakiler saklamayı bırak  yada at yere kırılsın ne varsa dediğim gibi istediğim duyguyu ben yerdende toplar yapıştırırım.Yaşarımda onlarla olanlada idare ederim. Rahat bırak azcık . Beyniminde içine etme ... Ne dersin ?



           Hayat önce karanlıktı yol almaya başladıkça renlendi ışıldadı yanımdakilerle . Yalnız zamanla yalın oldum teke kadar düştüm. Karardım, karanlık oldum ışıklarımı kaybettim renklerimi aynı zamanda hayat renklerini soldurdu yolumu buldum, düştüm kalktım, yol aldım, ağladım, kavga ettim, bağırdım çağırım..
           Karanlıktan aydınlığa çıkan bi kabu buldum sağında solunda aydınlık olan bi kapı buldum . Bu kapıdan geçmeli kimler ışıklandıracak o yolu kimler olmayacak kimi götürmeli sevdiklerim sevmediklerim kalmalı ....

3 Eylül 2010

Dün İzmir Bugün Adana (Hakikaten sıcakmış memleket)

Dün İzmir deydim  Eylül ün geldiğinin haberini yapmıştım yağmura yakalanmıştım. Bugün ise evimdeyim yanıyorum diye itfaiye çağırıp -20 ve 45 lere dayanan soğuk hava deposuna giresim var. Yaz halen buralar eylül meylül yaşanmıyor sokağa atılasım var atılmıyor millet bi acaip akşam bi kaç foto çekip eklemeyi düşünüyorum güzel Adana mızın güzel yerlerini gezelim fotoğraflıyayım sizlere . Burda Eylül ün esamesi okunmuyor ve kimse romantiklik havasına girmiyor burası başka bi Dünya sevgililer bile ayrı ya aslında... Şarkılar yarım kalmış, Hikayeler başkalaşmış , fotoğraflar yırtılmış yakılmış. İnsanlar başka başka yollara vurmuş kendini bu şehirde kimisi çıkmaz bi sokakta kimisi bi ocakbaşında rakıyla beraber fingirdeşmekte kimisi birinin koynunda öpüşmekte ve birilerine ağır bıçar darbeleri inmekte bu sokaklarda bu yollarda ...

1 Eylül 2010

Eylül geldi iyi mi geldi kötü mü geldi ??? Bilinmez sorudur

Eylül geldi iyi mi geldi kötü mü geldi bilmiyorum yağmurun yağacağını bile bile işe gittim bugün ve dün ıslanmak istediğimi belirtiyordum işe gideceğim için ıslanamazdım . Çok ta ıslanmadım ya .. Yağmur yağarken  kafalarda şunlar vardı bundan eminim hele izmirde olanlar için ya arabanda oturup izleyeceksin yağmuru arabanın içinde tenha kuytu bi köşede sevişeceksin ve son zamanların romantik şarkılarından bi kaçı ... Göztepe sahil tarafından başlayıp usulca sakince alsancak kordona doğur yavaş yavaş koynuna girer gibi bi kadının yürüyeceksin  sevgilinle arada bi durup sağa sola bakınacaksın  denize bakınacaksın ne güzel olurdu değil mi yağmur altında yürümek sevdiğin kadın sevdiğin adam ten falan... Varianttan inerken elinde fotoğram makinenle yağmuru da çekebilirsin  ...

Eylül geldi ya; ruhumun içine etme vakti geldiğini hissediyorum şimdi yazı yazma zamanı ve herşeyi yazma zamanı gibi .Usulsuzca yazma isteği gibi geliyor . Elimde yanımda yakınımda hep bi defter taşımam gerektiğini hissediyor gibiyim ve bişeyleri hep fotoğraflama isteği var içimde

30 Ağustos 2010

Hikayeyi yazdım

Hikaye yi yazdım sanırım başarılıyım şimdilik yorum falan yok  baya okundu da www.kucuklerdenbuyukleremasallar.blogspot.com buda adresi tek yazmadım destek oldu gözde adlı arkadaşım kendiside yazacak benimle birlikte umarım başarılı oluruz

20 Ağustos 2010

Hayatın bana kaçıncı oyunu bu? Bıktım oynamıyorum

Hayatın iyiliğinden güzelliğinden bahsetmeyin bana ve umutlarım sarpa sarmalamaya  başladığı zamanlarda .
Herşeyin bittiği zamandı bugün . Aile olmak , aile kurmak gibi bi düşüncede yok artık kafamda sevmek boşuna çalışmak boşuna .. En son kendim için ne yaptım diye düşünüyorum . Hiçbirşey belki bi sinema ya gitmişimdir yada çok çok bi yemek yemişimdir . Yada beğendiğim bi katap dergiyi almışımdır . Büyük düşüncelerim yok . Büyük isteklerim yok. Tatile çıkayım orayı göreyim burayı göreyim gibi bişey istemiyorum. İstemedim de .. Son 3-4 yıldan beridir yazlarını başka şekilde değerlendirmeyi seçtim. Diğer Yaşıtlarım gibi gezmedim tozmadım . Emeğimin karşılığını görmediğim gibi birde yaptıklarım beğenilmedi o zamanlarda halen beğenilmiyor takdir görmüyor . Gene sorguluyorum kendimi bugüne kadar ne yaptın ne istedin kendin için ; Tatile çıkmadın ,gezmedin yemedin içmedin görmedin. Ben ne mi yaptım çalıştım bişeyler öğrenebilirim sandım tatil yapmak istiyorum dediğimde ne tatili dendi . Bundan sonra kimseden kendim için bişey istemeyeceğim. Kimse benim için bişey yapmasın istiyorum . Yapılanlar zaten ortada istediğim bişeyde yok ... Hayat git gide bende boka sarıyor çünkü düzelmeye niyeti yok . Ben birine bişey anlatıyorken yanımda ki z de ve konu aldı başını bambaşka yerlere gitti sinir oldum. Ben şükretmeyi bilmiyor oldum .Kendimi gene tebrik ettim . Herşeyin karşılığını vereceğim beni bu güne getiren insanlara ve beni anlamayanlara da sağolsunlar çok yanımda oldukları için....

 Eflatun'a iki soru sormuşlar;
- Birincisi, İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki... davranışı nedir ?

Eflatun tek tek sıralamış, 

Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler Ne var ki çocukluklarını özlerler 
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.

Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. 
Sonuçta, ne bugünü, ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecek gibi yaparlar. 

Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.

Sıra gelmiş ikinci soruya; -"Peki sen ne öneriyorsun?"
Bilge yine sıralamış, 

Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın ! 
Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi "sevilmeye" bırakmaktır. 
Önemli olan; hayatta,"en çok şey'e sahip olmak" değil,"en az şey"e ihtiyaç duymaktır.

17 Ağustos 2010

ALIŞKANLIK

  
Çok sevdim bu şiiri ve sizle paylaşmak istedim
 
ALIŞKANLIK
 
Gitgide alışıyorum sana....
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
Ellerin ell...erimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...
Alışkanlıklar daima korkutur beni...
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim...
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır...
Fakat şimdi sana alışıyorum...
Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Yalnız içimde garip bir korku var.
Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum...
Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini
daha değerlisini verememekten korkuyorum...
Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla
yapayalnız bırakmaktan korkuyorum...

Oysaki her zaman ve günün her saatinde
yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan
pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı...
Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni...
Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim...
"Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün...
Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla,
sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden!

İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle
mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum...
Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.

Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim
senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor...
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa
seni görecekler içimde...
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan...

Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni...
Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden...
Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor...
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri...
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum...
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık...

Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz....
Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum...
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde...
Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez...

Açılmış bütün kuyuların derinliği
içimde seni bulduğum yer kadar derin değil...
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.
Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.
Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız...
Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık...

Ümit Yaşar OĞUZCAN 




16 Ağustos 2010

Dün gece bir rüya gördüm

Hatırladığım yatmadan önce fotoğraflarına baktığımdı ... Kaç fotoğrafın vardı telefonumda hatırlamıyorum... Her fotoğrafında farklı bi kadınsın mübarek .. Farklı bir kimlik görüyorum ve rüyaya dalıyorum senle birlikte. Müzik çalıyor telefondan ;

 Kaybetmenin tiryakisi bir çoçuk gibi
Sustum, kendime kızdım
Kırıldı ayna paramparça
Paramparça ne varsa kadınım
Yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın
Ne olur, gel, gel, gel,gel
Ben sensiz istanbul'a düşmanım

Derken zihnimin küçük oyunları ile güzel uykuya dalıyorum .Zihnimin, beynimin bu kaçıncı oyunu bana  kaçıncı rüya peki  ve senin yüzün gitmiyorken gözümün önünden , sen benden bi haber yaşıyor iken  ben dün gece bir rüya gördüm içinde sen olan senli benli hemde ... Kolay mı değil mi bilmiyorum. Aslında zor olan senin yokluğun ve rüyalarda oluşun ,teninin rengini  saçlarının güzelliğini,  dudaklarının çizgisini  her şeyini. Asıl o parmakların şuh kahkaların önemli olan  . Rüyadan ayrılışın benim kalkışım , korkup kalkmışım terlemişim göğsümde derin bir acı sanki onu da benden alıp gitmiş gibisin ruhum u zaten geçmisin. Onu sana teslim etmiştim ben  ve geceyi sabah edişim oturup düşünmem sensizliğin acısına alışmak falan zor çok zor  ..
       Herşey giderek zorlaşıyor benim ve senin için, sana ulaşmak başka bir duygu zaten farkında olmak bile iyi bir haber benim için ...

12 Ağustos 2010

Yeni bir başlangıç daha; Bu defa kendim için oynuyorum

             Herşeyin bittiği, umutların tükendiği, düzelip normal biri olamayacağını düşünüyordum... Aslında böyle bişey yok , kafamda çok büyütüyorum meseleleri takıyorum, hatta ve hatta resmen film olup oynuyor kafamın içinde. Herkes kötü zamanlardan geçer ama ben çok yaşadım gibi, bir çok olumsuz sınavdan geçtim belki daha kötülerinide yaşayacağım ama orasını bilemiyorum ... Azçok tanıyorsunuz beni ... Aslında ben böyle değildim. Deli dolu  kafasına estiğini yapan, insana neşe veren hayat dolu bir gençtim sizler gibi noldu ise son 4 yıl gibi bir zamanda oldu. Hayata küstüm oyundan çıktım,bıraktım geri döndüm. Düştüm, kalktım daha güçlü bazen direncim kırıldı aldırış etmedim. Sanırım aldırış etmediğim zamanlardayım halen ...Aşık oldum ayrıldım  sonra tekrardan yaşadım aşkı ; sevmeyi. sevişmeyi... Halen ne olduğunu anlamış değilim  bu vurdum duymazlık niye neden diye düşünüyorum tembellikle çalışma arasında gidip geliyorum....
            Sevmeyi çok sevdim,sevildim .. Değişik insanlarda tanıdım. Hataların büyüklerini yaptım gerekli gereksiz insanı tanıdım. Ne olduklarını gördüm. bazısına güvendim bazılarını denedim güvenemedim.. Güvenmediklerimde oldu. Bazen konuşamadım dilim tutuldu. Çok sevdim deli gibi peşinden gittim. İçimdeki sesi dinlediğimde oldu . Bazen o ses yanlış söyledi . Yenildim ; yendiğimde oldu iç sesimi ... Bu defa yenildim zamandı. Sevecektim,sevmek istiyordum şanslar verildi...Acı çektim... Hoşlanmadığım şey beni tanımadan hakkımda atılıp tutulması yargılanılmaktır... Olmayacak şeyleri olmuş gösterilmesi.. Evet gittikçe zor oldum zorlaştım kendimce... Şanslımıydım bilimiyorum en azından evet yaşıyorum istediklerime tam sahip olamasamda ... Sağlıklıyım. karnım tok. Evin içindeyim yani, aile kavramını bilirim. Paylaşımcıyımdır tanımadığım biri için çok şey yapabilirim .. Ama o tanımadığı için tanımak istemediği için böyle oldu ... Saçma sapan nedenlerden ötürü hatalarım oldu içimdeki ses kulak verdim yaşanacak çok şey var gibi gördüm ve hayal kurdum ... Mutlu olmak istiyordum, her insan gibi mutluluğu yaşamak tatmak uzun zamandan sonra .O bunu istemiyormuş meğersem , olacak iş değildi bile ... Salak gibi kandım, safça sevmekti suçum ve ben buna inanıyorum kişiliğimi kendimi biliyorum...Gereğinden fazla düşündüm önemsedim onu.. Belki bu satırları okur okumaz yada... Biliyor yani yazdığımı.. Olmayacak şeylerle suçlandım ... Artık suçlamıyorum onu  ve bırakıyorum denize şimdi geçmişi ... Çarşamba günü İstanbul daydım.. Güzel geçti herşeyi değiştireceğim ve herşey güzelleşecek hayatımda ... Kafamın içinde olan bitenleri ayırıyorum ayıklıyorum da artık.. Daha farklı kermit olacak yaşayıp göreceğiz ...

30 Temmuz 2010

Kafa kurcalayan konu= bundan sonra sev me !!!!

   Bugünlerde kafamı kurcalayan konuyu buldum. Aşk, sevmek, sevilmek veya tekrar birilerini sevmek zor gibi gözüküyor. Bağlanmak işte yaşadıklarımla alakalı sanırım ve gördüklerimle alakalı. Hissediyorum bünyeminde psikolojimde değişmekte. Ne oluyor diye bana sorgulamaktayım kendimi şimdi.. Ben kızları severken uzağım hiçbişey hissetmiyorum. Bunu anlatması zor . İki gün iki kızla aynı evi aynı ortamı paylaşmak gerçekten kolay değilmiş. Etkileri kaldı gördüklerimden sonra artık. Neler gördün demeyin işte ...Ömrümden ömür gitti hazırlanmaları uzun sürüyordu, ve nereye ne zaman gitmek istedikleri belli değildi ben buna bağlıyorum. Valizler açık ortalıkta herşey ayakkabı havlu falan filan.. Ağır geldi bana gördüklerim... Etkiledi beni sanırım bu yüzden kızlardan kadınlardan soğudum bunun bi çok nedeni var... Gördüklerim yeter gelelim hissetmeye.

 Neler hissediyorum ? Güzel bi soru çünkü boktan bi durum içerisindeyim.. Bir daha sevemeyek gibi hissediyorum kendimi ve o güzel duygulardan mahrum kalacakmış gibiyim. Bir kadına, kıza bağlanmak yok aşkı tatmak yok, sevilmek yok noluyor gene bana zihnimi niye bunlar kurcalıyor gene ve başka bi benlik mi kaplıyor içimi kadınları sevmemek mi bu bana biraz ters gibi nasıl olacaksa  gecenin gene bi yarısı oldu benim
için en iyisi gidip yatmak ve uzun uzun düşünmek benim için iyi olur umarım bundan sonrası benim için ...
   Herkese iyi geceler dilerim

25 Temmuz 2010

Dışarda Hayat var!!


İzmire gelecekti  o ; kavga ettik ayrıldık. Bahane çoktu bence arkadaşlarımı bahanne etti. Maddi açıdan belki uygun değildim açıkladım açıkladığımı yanlış anlamış  yanlış yanlış aktarmış... Bilmesin bi gereği de yok artık ...  Arkadaşlarım geldi  onlar önce bornova  ya foruma gittiler falan takıldılar kendilerince ....Geç vakitte Alsancakta buluştuk .. Mekan arıyoruz bilsem birde izmirde gece dışarı çıkmadım için bilmiyorum(ne yani bilmem mi lazım ?) İyikide gelmişler kafa dağıttım para harcadım =P ... Önce kordonda oturduk falan acıktım halbuki yemek yemiştim ben noluyorsa yemek söylendi gırgır şamata falan unuttum yani herşeyini(hani dostum arkadaşım yok muş ya ) gece yi başka yerlere girerek noktaladık  ayık kafa ile mi yazıyorum bilmiyorum  sanırım ayılıyorum bi kaç mekan daha gezdik oralarda falan  sonra evin yolu tutuldu iyikide geldiler iyikide dostlarım var... Gelecek olan bi kaç dost canlısı daha var onların yolu gözlenmekte (ben ona arkadaşlarımdan bahsetmedim gerek görmedim ) ....  neyse herkese iyi geceler  diler yatağın yolunu tutarım  sevgiler saygılarımla

allah kadının saçmalayanın şerrinden korusun beni aklı başka hinliklere çalışanlardanda  amin rabbim

23 Temmuz 2010

Kermit kimdir?? Aşk nedir onlardan bahsedelim

          Kermit iyidir, saftır beyazdır, bazen kızarır(Sinirden), renklidir .Hayat doludur neşeli eğlenceli esprili sorunsuzdur .Bazen ağlar, üzülür ,üzerler.Aşkın, sevmenin sevilmenin nasıl olduğunu bilir...Sevginin nasıl olduğunu çok iyi bilir... insanlara güvenir  Dosttur yeri gelir kendinden önce başkalarını düşünür.. Şehirleri; şehirler arası aşk yaşamayı bi güne bi ömrü sığdırmayı bilir yaşarda severde, korkusuzca düşünmeden gider peşine... 
            Çok hassastır kermit, içtendir kalbi temizdir düşündüğünü söyler bunun cezası vardır tabi kide.. Tanımayanlar yorum yapar farklı farklı düşüncelere girerler .. Hoppadanak anlamadan etmeden dinlemeden beklemeden yorum yaparlar.. Şans mans hikaye herkes kendi şansını kendi yaratır. Sen vermişsin o vermiş gerisi hikayedir benim için artık ve ben kendi şansımı kendim yaratırım. Ben bunu bilir bunu söylerim. Yazılması gereken çok şey var.  Nerden nasıl başlasam diye düşünüyorum. Bir kaç önceki ilişkilerime gitmek lazım beni anlamanız için doğru yazıp doğru anlatabilirsem başarabilirsem tabi. Aslında ilişkilerimi de anlatmama gerek yok geçmişimle de bi işiniz yok diye düşünüyorum Gün geçtikçe yanlış kelimeleri tercih ediyorum... (sanırım aklımı yitiriyorum kalemi mi mi kaybediyorum yoksam.) 
Herşeyi boşverin unutalım; değmeyecek şeyler bunlar bilen bilir bilmeyene anlatacakta değilim

yazılması gereken bi yazı mı??

senin hakkında yazmak sana iyilik olur o yüzden sana dair hiçbirşey yazmıyorum.senle aynı değilim ... içimde yaşıyorum yapmacık hareketlere gerek duymuyorum... insanın fikri ne ise zikride odur derler. benim sana kendimi tanıtma anlatma veya bi başkasına açıklamama gerek yok  okudum herşeyi yorumu kendim yapacagım arkadaşlarınla ortak bi paydada buluştuğun ve anlaştığın çok açık bu kadar objektif yorumları toplasam bi yerde göremem pardon taraflı bunlar  yandaş gibiler zaten.... hoçkakal demedim deme bile içimden gelmedi seni sevmedim gerçek yüzünü niyetin belliymiş ... boktan bugüne elveda diyorum artık  dünü de siliyorum seni daha öncede sildiğim gibi ...

15 Temmuz 2010

Başımdan neler geçti bilin istedim

Biraz geçmişe gitmem lazım nasıl biri olduğumu anlamanız için ... Herşey 13 yaşında başladı amcam ın bana araba kullanmasını öğretmekle .  O zaman araba kullanmayı öğrenmek büyük bi zevkti benim için bizim zamanımızda hava atardık çevremize ben araba kullanabiliyorum demekti... Çocuktuk o zaman ..O zamandan bu zamana kadar araba kullanmayı sevmişimdir ... Tecrübesizlikten ve uykusuzluktan arabanın bokluğundan kaza yapmışlığım var topu topu 2 kazam vardı biri suriye ye giderken uykusuzluktan. Diğeri ise arabanın bokluğundan... Bugün yaşım 24 bi hata yaptım yada şeytan dürttü  artık gel mi dedi nedir bilemedim?? Eskiden bizim olan sonradan tanıdığımız birine arabayı satmıştık araba ne mi 1985 model  eski balina kasa Mercedes s350 sadece bi tur denemek istedim arabanın bozuk olduğunu bile bile sadece motorunun sesini duymak için  (homortu kalındı nede olsa 3500 cc) yaptıklarımı çok net hatırlıyorum bir u çekip geri yerine koymaktı işletme olduğu için yarım turdan fazlasına yer vardı ... arabayı çalıştırdım bir sesini duydum d ye taktım hafif hafif ilerliyorum manevra yetmedi  sonra geriye aldım tam düz gittim u yu döndüm direksiyonu bıraktım  araba doğruldu .. Doğrulduktan sonra sağa doğru gitmeye başladı gaza dokunmamla gaz pedalı takılmışçasına ilerlemeye devam etti benim sağım yol ondan önce bizim çiçeklik geliyor sonrası tel örgü çit ... frene basmamla araba halen hızlanmaya devam etti buna rağmen sağa doğru gitmesine rağmen araba kendini toparlamadı toparlayamadım yada direksiyonda bir anormallik vardı önce güllere sonra adını bilmediğim saçma morumsu çiçekten bozma bişeye çarptım durdum herkes bana bakıyordu bişeyin var mı diyordu???Bende bişey yoktuda o an bişey düşünemedim sadece nasıl olduda oraya çıktı o araba  benim arkamdan konuşmalar oldu ... Babam öğrendi hiç bişey demedi iyi bişey değildi bu... Kafamdan türlü türlü şeyler geçti ya yola çıksaydım yada karşımdaki ofise girseydim ne olacaktı ... Babam bunları düşündümü ben bunları bilerek ve isteyerek mi yaptım? yapamam kolay değil ... Arabalar da mı problem yoksa gerçekten bende mi problem çıkarıyordu şansımamıydı yani  anlamıyorum... Bir ara keşke tel örgüyü delip karşı şeritten gelen kamyonun altında olmayı istedim çünkü yeterdi ve söylenenleri duyunca sinirlendim ... Bana inanılmıyordu ve güvenilmiyordu oysa ne oldu ise doğru anlattım bunun yalanı olmazdı .... Böyle birşeyde yalan söyleyemezdim kişiliğime uymazdı... Akşam oldu yemek yendi...

Babam sordu ; ne zaman gideceksin? Planın programın ne?


Kerem ;cumartesi , yarın giderim dedim...

B ;sana söyleyecek bişey bulamıyorum...

K.. baba gerçek neyse onu anlattım

B: yalan söylüyorsun

K: bunun yalanı olmaz sen bana güvenmiyorsun inanmıyorsun

B: her halde yani

 K--------Sustum

anne; sen  deli gibi kullanıyorsun . 3 defa dır  kaza atlatıyorsun

K:( içimden) gidiyorum işte sizi cezalandırıyorum ve siz daha güvenmeyin daha dışarı itin beni.. çok yazık aileme kendime üzülüyorum asıl ben
bundan sonra bu eve zorda kalmadıkça adım atmak bile istemiyorum allah beni zorda bırakmasın bırakırsada size muhtaç etmesin ...
Gerçektende yola çıkıp kamyonun altında kalmayı isterdim istiyorummda bu kadar da kendi cnaımdan feda edebilirim  manyaklaştım çünkü ....

14 Temmuz 2010

Başlıksız

gitmenin ne olduğunu nasıl olduğunu iyi bilirim saygı çerçevesinde gitme taraftarıyım kalbim kırık ve üzgün mutsuz evet hoşlandım ama soğuk durdum bunun sebebini bilmiyorum tanıyamıyorum eskisi gibi içimdeki kalbi beyni  ne olup bittiği yok bende artık ruhsuz adam gibi boktan bi herife doğru yol almaktayım sanırım gördüklerimden ötürü böyleyim dahası ne yapacağımı ne edeceğimi bilmiyorum bitti işte bizi bitirdi yanlış anladı tanımadı çalışmadı sabırlı olamadı kaçmayı çözüm bildi veya benim gitmemi bişey demiyeceğim tabikide bi müddet ilişkilerden uzak durma taraftarıyım en iyisi en güzeli dahası yok artık gideceğimde nereye  en iyisi dayımın yanına gitmek kafa dengi adam iyi olur

18 Haziran 2010

Komedi gibi bir hayat mı?

          Herkes herşeyi bilmeye başladı artık... Gizliliğimi falanda ortadan kaldırdım aslında neye kime göre gizliydiysem? Kendimce işte bir Dünya yarattım eğlendim durdum 3, 5 ay. Sizlerdende özür dilerim... Yazı yazayım farklı olsun istedim ama olmadı değişen birşeyi yoktu.. "Ya kaybedensindir yada kazanansındır hayatta " diyesim geliyor ama  hangi tarafta olup olmadığımı çözemedim, çözemiyorum. Hayat resmen çözülmeyi bekleyen  bilmem kaç denklemli problem sanırım. Resmin bütününe bakıpta 7 yanlışı bulmaya çalışmıyorum sanırım...
   
      Çok insan gördüm çeşit çeşit, kimlerin olduğunu nelerin olduğunu bittiğini nasıl oynandığını iyi biliyorum . Bu birazda Babamın sayesinde. Sağolsun beni iş yerine yemeklerine toplantılarına götürdü... Benimde etki alanına girdiğim kişiler var ...

       Bugün noldu ise oldu hayatın gerçekten keşmekeş olduğunu ve halen kendimi muamma olduğumu düşünüyorum, düşünmeye başladım... Bir çok defa oyundan düştüm oynamadım küstüm, kavga ettim ama hep en baştan  tekrardan başladım . Canım yandı belki güçlendim bilmiyorum, zırhım oluştu.. Elimden tutanda oldu , dibe çekmek isteyende ...

 Uzun zamandan sonra sanırım ilk defa birşeyleri itiraf ettim kendime ve dostuma "Okul bitince Yurtdışında ne yapacağım , nasıl yapacağım ... " En can alıcı yeri geliyor şimdi " Bari bunu yapayım" dedim ona ve kendime. Şimdi düşününce şaşırırıyor insan değil mi? İtiraflar önemlidir özellikle kendi kendine yapılan itiraflar

Kaybetmek istemediğim birini de kaybettim şimdilik üzgünüm yapılacak birşeyi yok sadece hakkında iyi insandı diyebilirim ama benim için o ne diyebilir bilmiyorum bile.. Daha fazla yazmak iyi olurdu ama desteksizde yazılmıyorsun be konu bulmakta bile zorlanır oldum senin için baksana bana bişey mi kalmış....

4 Haziran 2010

Uzun zamandır yazmıyorum

Yazmamak için bi sebebim bi nedenim yok. İnsanım öncelikle yaşadıklarım veya yaşamadıklarımdan esinlenecek güzel iyi şey veya komik olaylar olmadı bu kadar kısa sürsün istemiyordum bi çok fikir vardı düşünürkende ... Şimdi hepsi kayboldu, amacını yitirdi hayat farklı işlere yönelmemi yeni arayışlar işler bulmamı gerektiriyor. Bi hikaye anlatayım derken  sonu  olmayan bi şey miş gibi geliyor. İlkini yazsam ikincisi gelmiyor . Gelmeyecek düşüncesi kaplıyor.. Dibe battığımın farkındayım belki o tutkuyu yakalarım ama en zaından mutlulukla alakalı biraz yaşamam lazım nefes aldığımı görmem lazım resmen 

 şimdilik yazılara ara veriyorum umarım iyi güzel şeyler olurda esinlenir yazarım...

4 Mayıs 2010

Aşk Beni Neyledi

Aşka o kadar açım ki sevilmeye o kadar açım ki tahmin edemezsiniz. İçimde fırtınalar kopuyor sevilmeyi bekliyen bir çocuk misali oturmuş pusmuşum bir kuytu köşeye, elimde tahtadan bi oyuncak ve gelecek kızı bekliyorum. Onu korumak adına sevmek adına herşeyi yapacak bir çocuk var sanki. Saf temiz duygular içinde büyüyor o çift. Bekliyor gözlerinin içine bakıyor  tepeden aşağıya koşuyorlar el ele birlikte... Dereye geliyorlar kana kana suyu içiyorlar  ağacın dibinde sonra etrafı izlemek ve yorulup uyumak birlikte o ağacın gölgesinde  meyvelerini toplamak  sabretmek ve emek vermek birşeylere  gibi ...  Biraz dertlşme gibi oldu

26 Nisan 2010

Her Erkek Aynı Değildir ...!!


          Erkek vardır hep seks düşünür yeni bedenler ister. Bu arkadaşı olur, arkadaşının arkadaşı olur, yakın kız dostlarıdır bunlar.Bazısı denk düşer ve kötü emellerine alet edilir ; birlikte olunur bazısına böyle bişeye tenezzül bile edemezsiniz      
Biz erkekler masallar yaratırız kendimizce kendi zihnimizde.Kahramanızdır aynı zamanda ve bir Prenses olur güzeldir ulaşılmazdır kendisi. Entrikalarla çevrilidir çepe çevresi... Olmadık rollere gireriz girdiririz karşımızdakileri. Bazende iyi oynarız bu rolleri emellerimizz içindir herşey asıl. Erkek Yönetmen, ve teknik ekip olur bazen yazar, oynar işte ....

        Bir erkek masal yaratır yada kadına yarattırır... Elde etmek istediği kız içindir bu masal veya masallar.
Kız kanar; erkeğin oyununa düşmüştür, ve kadın aktarır ;
 ''Bana olan büyük aşkından söz etti. Güzelliğimden... Bizi yazmamı istedi. Bizden bir masal yaratacaktı, sonu mutlu biten. "İnanır mısın bilmiyorum..." dedi, elinde içkisi vardı. "Senin, benim olduğunu hep biliyordum. Sen hep bana aittin. Aslında hayatına giren herkesle aldattın beni.'' dedi kadın.
    Erkek yönetmendir yönetir, yönettirir. Aslında kadında yapar bunu ama ; Kadınlardan birine bu yapılmıştır .   Yazının biri beni etkiledi ve onun için değiştirme gereği duydum fikirlerimi.Evet erkek yapıyor bi takım yanlışlar bu yanlışlarla beraber  kurunun yanında yaşta yanıyor. Şuan Erkeklerin gururunu kurtarma derdine düştüm sanılabilir.... Kızılcık şerbeti içip Kan kusasım var... Ah siz kadınlar evet sizsiz bir hayatı düşünemiyorum ben gerçekten hayatımıza çok yardımcı oluyorsunuz. Ama sizler; Biz olmaz isek Erkekler bir hiçtir gibi büyük laflar ediyorsunuz. Biz olmazsak sizler oluyormusunuz.Bizlere muhtaçsınız demiyorum ama sizin hayatınızı kolaylaştırdığımıza inanıyorum . Aslında herşey karşılıklı bir oyundan ibaretmiş gibi geliyor bana. Sevmek;sevişmek. çalışmak. üremek ve korunmak gibi hissiyatlar var.Anlatmak istediğim aslında erkeğin niye yattığıdır veya arzuladığıdır kadını. Bir defa da olsa bu yatma ; hevesini aldı. Biraz vakit çaldı, birde zevk...Tadına baktı; karşılıklı istendi bu ilişki sonuçta, kadın arzuladı onu. Erkek ise dünden razı bu olayı yaşamaya...
      Her erkek böyle oynamaz oyununu... Her kız, kadın kanmaz bu adi masala... Çuvallar bazı erkekler ben misali; içinde iyilik vardır. Yakıştırmaz kendisine kullanmış olmaktansa ayık kafa ile yapmak varken sarhoş kafa ile yapsan ne fayda...Sabah kalktığında kız pişman sen binpişman olucan belki...Her erkek yapmak istemez, hepsi kötü değildir Kadını amaç, araç olarak görmez, göremez ve görmek istemez. Kurunun yanında yaşta yanar hesabı . Ben derimki iki türlü erkek var , iki türlü kadın var iyiler kötüler herkes kendi düşen payını alır bu hayatta..


Maia bana kızma tatlım olur mu?   bu dünyada iyiler ve kötüler var... Başkası yok sizi takip ediyorum edeceğimde ....

25 Nisan 2010

Çiftkişilik Yatakta Tek Kişilik Bedenler

                Üniversite öğrencisiyim; 2 yıl boyunca tanımadığım kimse ile yatağımda uyanmadım.Ve bir sabah tanımadığım yüzle karşılaşıp korkunç bir yüze sahip olmadım olamadım. Ve sevişme sonrası giyilmiş  mavi tonu veya beyaz gömleğimi hiçbir kız giymedi bu evlerde...
           
                Sabah kalkıpta güzel bir kahvaltı sofrasına da oturmadım. Tanımadığım bir ev tanımadığım bir yataktada kalkmadı bu beden. Görmedi yani öyle şeyler.. Birlikte uyuduklarım sadece sevgililerimdi, masumane sevişmelerdi belki küçük oynaşmalardı  bunlar sonra uyuduk, haliyle uyandık tekrar seviştik. 

               Bir yatak neden çift kişilik alınır?  Birileri ile sevişmek için sonrasında rahat uyumak için kalktığında onu gördüğünde bir daha arzulayacağın için belki. Tek kişilik yatak senin neyine yetmiyor, teksin tek kalıyorsun gelen çift yok giden yok sevgilin olmuyor. Ama olabilir kanaatindesin ve beklemeye alırsın, aldırırsın... Kendini 365 gün ve 24 saatinin nerdeyse 8 saatini o yatakta geçiyor iken niye çift kişilik yatak alırsın rahat uyumak için..Büyük yatak daha iyi mi ? O yatağın hakkı 2. kişi yide barındırmıyor mu? 


O çift kişilik yatakta sen; tek kişi, 3 yastık biri başının altında, diğerleri sağında ve solunda sarılıp yatmaktasın...
Ne bir başka ten, ne başka beden onu geçtim aynı yüz aynı beden bile yok ki , sevişmeler yok o yatakta...   Neden çift kişilik ve tekken yatak ???





24 Nisan 2010

Hangi Sevdalarımız Aklımızda kaldı ki?Kaç Öpme isteği uyandı içimizde

  Herkesin ki aklındadır.Bazıları unuttum der ama yalan söyler. Herkes kolay kolay unutamaz ben bir çoğunu hatılıyorum.Neler olduğunu neler yaşandığımızı. Kimin sevip sevmediğini.Nasıl olduğumuza varıncaya kadar.

  Çok ağlattılar beni mavi gözlerimden hemde acımasız olmayı düşünmedim hiç. Ayrılırkende pislik yapmadım adam gibi bittiği için ayrıldım yalansız dolansız bana yakışan birşekilde bazıları bunu övmek sanıyor olabilir gerçekleri söylüyorum yazıyorum ben neysem oyum.  Neyse konu dağılmasın  yazayım merak ediyormusunuz bilmiyorum sevdim karşılıksız sevdim ben bu kızları ... Ama kaç kişiyi gerçek anlamda sevdim bilmiyorum asıl sorun orda gerçek sevmenin nasıl olduğunu farkına varamadım  ama  şunu biliyorum deli gibi sevme zamanlı zamansız olur olmadık yerlerde aklına gelmesi, telefonda uzun uzun konuşmak arada bir suskunluğun olması ve suskunlukta  bile konuşmak bakışmak en önemlisi .Bazen hayallere dalmak  onunla bi kumsala gitmek bilmediğin bi ülke gibi masmavi denizde sadece siz .. Yanında, elleri elinde gözleri gözlerinde dokunmaya kıyamazsın ona orda o güzellikte o uyurken sen ona bakarsın   güneşin ilk ışıklarına kadar onu izlersin sen harap bitap düşene kadar  gözlerini almak istemezsin ondan en son deminde gözlerin kapanır başını dizlerine yaslarsın ve o diz o kadar güzel gelirki uyursun 10 dakika veya daha fazla o sıcakta sen serinlik hissedersin biran uyanır saçmalarsın ne dediğini bilmezsinde  ve bi bakmışsın onunla yolun sonuna gelmişsin ayrılmışsın uyandığında film bitmiş salon terk edilmiştir . Sen tekrar bakarsın birilerine seversin hoşuna gider oda seni beğenir tekrar tekrar görmek istersin saatlerce konuşursun bi gün duyguların bedenini esir alır seni düşüncelerini durduramazsın o an düşünürsün dudaklarına yapışsam ne olur ? Bana ne yapabilir diye düşünürsün kaybetmek istemezsin ama içinde seni tetikleyen bişey vardır . Öp der sadece düşünmeden sorsam dersin olmaz .. Öpsem dersin olmaz. Bir an bi Boşlukta öpersin ikinizde şaşkınsınızdır ikinci hamleyi yaparsın kızın elleri başındadır öpersin doyamazsın  tadına ve gerçekten miden o an kramlar girer sanki boşluğuna bir boksör vurma çalışması yapıyor gibi hissedersin gözlerin kapalıdır elleri başımda beni sımsıkı kendine çekiyorken ben kendisine nefessizce sarılıp öpüyorken ellerim teninde saçında geziniyor. Ve sona gelinmesi gerekir  ....  Ben bunları unutamıyorum hatırlamaktanda bıkmıyorum bunları tekrar yaşamak için can atıyorum ....

8 Nisan 2010

Üç Konu Bir Erkeği Götürdü!!!


      Bugün iki konu hakkında yazı yazacaktım. Hatta bugün sabah karşı yazımın birazını yazmıştım nerdeyse yarım sayfa. Konularım ise geçmişte yaşadığımız sevgiler ve öpüşmelerin güzelliklerini…  Sadece yalnızlıktan ve kafamın dolu olmasından bunları yazıyorum. Hayatla ve kendimle kısacası kavgalarım var ama diğer insanlardan daha farklı şekilde…
Bir diğer konu ise “bitti” diyemeyen erkek modeli bu’da ben değilim. O konuda da yazacağım. Asıl konumuz Türk erkeklerinin Ayrılma şekilleri ve yaptıkları kötülükler. Arkadaşımın Türk Erkeklerinin yalansız, dolansız, tehditsiz, güzelce ayrılamadığından bahsetti. Tabi biraz beyin fırtınası yaptık dün gece bu konu hakkında size öyle gelmiştir veya siz çağırıyorsunuz dedim. Bana evet biz kızlar kötü erkekleri sevmeye bayılıyoruz gibi bir cevap verdi. Asıl bugün yazmamı gerektirecek olay yaşanmış bi olaya gerçekten sinir oldum hangi erkek aklı bi kız veya kadını araba ile sıkıştırır tehdit eder anlam veremiyorum gerçi kötüler yok değil ama iyileri nerde bulunur diye sim geliyor o zaman.
      Kızlar bana kızacak belki ama iyiler kapılmıyor gerçekten iyileri seçemiyorsunuz nerde Allahın dallaması, öküzü, magandası var onu buluyorsunuz. Genelleme yapılacak olunursa TÜRK ERKEK TOPLUMUNDA; iyi erkek, kötü erkeklerde mevcut( ayı, maganda ve centilmenlikten anlamayan dallamalar olarak adlandırıyorum). Kötülerden bahsedecek olursak; çok çeşidi mevcut.
Bunlar, tacizci, şerefsiz, aldatan, yalancı diye adlandırılır ve uzayıp gider bu liste. Sayfalar yetmez yani... Ben neler duydum; sevgilisi ile birlikte olup kameraya alan sonra şantaj yapan, aldatan, kızı kullananlar (maddi, manevi, duygusal) olarak diye uzayıp gidiyor ve daha rezilleri mevcut yazmak istemiyorum...
      Biz erkekler arasında iyilerde var. İyiler neler mi yapıyor? Bir düşünelim; sevgilisine süprizler yapan, ilginç anlarda yanlarında biten, yaratıcı, akıllı, mantıklı düşünen sevendir…  Ayrılır iken sadece seni sevdim yalansız dolansız bi şekilde her şeyin sonu olduğu gibi bu ilişkinin de son bulduğunu belirtir. Suçu kendinde arar karşı tarafa yüklemez direk ayrılmak ister. Öyle sen daha iyilerine layıksın gibi basit sözcüklere yer yoktur ama içinden söyleyende vardır. Veya beni çok özleyeceksin diye de söylüyor olabilir. Ne aldatmıştır, nede zihninden geçirmeyi düşünmüştür aldatma nın adını… Sadece sevme görevini yerine getirmiştir.
      Bence iyi erkek sevdiğine karışmaz, karışmamalıda hiçbir erkek; hiçbir şeyine. Yediğine, içtiğine, giydiğine, uzunluğuna, kısalığına… Çünkü senden önce başkası vardı ve senden sonra bir başkası daha girecek o kadının, kızın hayatına. Bu kadar müdehale etmiyordur senin hayatına, kendi yerine koy birde; kızlara görüşmeyeceksin dediğinde ne diyeceksin, sen ona erkeklerle görüşme dediğinde görüşmüyor mu sanıyorsun… Hangi çağda kaldın, sen yontma taş devri falan mı? Benim düşüncem; senin hayatına görüştüğüne ettiğine karışılmamasını istiyorsan sende karışmamalısın kız arkadaşının hayatına. Ben ne zaman büyüdüm de böyle düşünmeye başladım hiç bilmiyorum. Bakın biz erkeklerde centilmenlik önemli aslında. Anadolu insanının arasında benim gibi düşünende vardır ama bunları orda uygulamak belki zor olabilir. Aslında bu kendini yetiştirmek ve geliştirmekle alakalı; Birazda çok gezmek ve çok görmekle şehirleri değiştirmekle de…
Duyuyorum da sevgililerinden kötü ayrılanlar varmış; ne kadar acizce davranışlar. Elinize ne geçiyor çok merak ediyorum tehdit edince veya kavga dövüş edince ne oluyor. Egolarınız mı tatmin oluyor. Nerde şişkinlik oluyor. Bir Kadını, kızı telefonda tehdit ederek mi erkek olunuyor peki? Veya araba ile üstüne sürerek mi erkeklik kazanılıyor yanındaki kimse kim sana ne arkadaşım belki abisi belki kuzeni… Yaşanmış bitmiş hadiselerden sonra kendi durumunuzu niye daha alçak konuma düşürüyorsunuz ki. Zamanında çok seviyordunuz. Saçının teline zarar gelse dünyaları yakardınız ona karışacak laf atacak erkeği doğrardınız değil mi? Ne odluda canını acıtıyorsunuz ne hakkınız var ki üstünde o kadının, kızın… İlerde bir başkasını gene seveceksiniz ve erkek arkadaşı tehdit ettiğini öğreneceksiniz o zaman ne yapacaksınız asıl… Asıl onu söyleyin yazın bana. Egolarınızdan ve gaza gelmekten vazgeçin. Kızlara, kadınları tehdit etmeyi bırakın ve ceketinizi asilce alın gidin. Ayrılmayı bilin, bitti deyin yaşandı bitti kabullenin. Ne siz acı çekin nede kadına, kıza daha fazla acı çektirin. Sonuçta kadın, kız mal değil. Sizin gibi insan sadece sevmenizi istiyor sahiplenmenizi istiyor belirli sınırlar dâhilinde tabi ki de.
      Saygı duyup  ayrılması bilinmeli, ceketinizi alıp sessiz sedasız ama gururlu bir şekilde ….

31 Mart 2010

Uykuda arzu, sevişmek ve fikirlerim =P

Ben ne zaman uyumaya çalışsam en güzel fikirler, ilhamlar o zaman geliyor. Bunu yeni fark ettim, bazen yataktan kalkmayıp aklıma yazdığımı düşünüyorum ama sabah kalktığımda unutmuş oluyorum. Aslında ilk defa kalkıp yazıyorum gerçi küçükken kalkıp yazmışlığım var. Aşk böyle bir şeymiş işte… Yatağa uzandığımda niye güzel fikirlerle donanıyorum, anlamıyorum; anlam aramıyorum. İnsanlar hakkımda ne düşünürse düşünsün, pek umurumda değil artık. Gecenin bir yarısı Türk toplumunun nasıl olduğuna dayalı bir soru aldı aslında açmam lazım… Yaşım 23 iyi bir eğitim aldığımı ve alıyor olduğumu düşünüyorum, zekiyim espritüelim. Kendimle çok barışığım hayata kolay küsmem vs.
Neden bizlerde her şeyi rahatça konuşamıyoruz. Özellikle bu aralar politik düşüncelerimiz veya hayata dair düşüncelerimiz. Kadın, erkek ilişkileri sevişmek seks gibi...
Dünyaya nasıl geldin sen?
Tabu mudur cinsellik?
Ayıp yatakta mı olur sadece?
Evliler mi sevişir sadece?
Sevgili olan sevişemez mi?
Hiç konuşmayalım o konuyu annem babam kızıyor…
Göster ama elletme dedi bana büyüklerimiz misali bir hayat yaşıyoruz sanırım. Herkes çok farklı yöntemle dünyaya geldi annelerimiz babalarımız cinsellik yaşamadılar hiç yatağa girilmedi… Gecenin etkisi ile yeni kelimeler türettim birilerinin homofobik lafını ürettiği gibi… Seksofobik ve sevişmefobik... Niye sevişmefobik ve seksofobik olduk. Arzu yok ya, insan vücudu istemiyor sanki. Ulan her şey yaşanılıyor yapılıyor gizliden gizliye sevişiyoruz da bunu niye saklıyoruz ki? İnsan sevgilisi ile sevişmediği zaman başkasına gidiyor aldattı oluyor bu yüzden. Bu yüzden aldatılıyor kadınlar. Bu bir örneği ama gerisi siz düşünün bulun. Asıl zorda kalan kadın oluyor, kadının işi çok zor; verirse orospu oluyor hemen veya ayrılıncaya kadar… Peki, vermeyince namus kumkuması oldu başımıza mübarek diyoruz. Arkasına yaftalıyoruz işte… Peki, neden herkes özgür değil? Kimse niye özgürleştiremiyor zihnini, bedenlerini, isteklerini, arzularını. Birini arzulamak suç mu? Her arzuladığını illa yatağa atacaksın diye bir kaide yok ya asıl sorun o… O nu o olaya ikna etmek, olay nemi? Sevişmek, arzuların dışa vurumu. Ben daha hiçbir kadından duymadım bir erkeği arzuladıklarını, gerçi bizlerde bu konuda ketumuz konuşmuyoruz. Bu sanırım bende var, birçok kızı, kadını arzuladım. Hayalimde seviştim, yatağıma soktum, sonra uyudum, uyandım tekrar gece oldu, bu defa başka arzuladıklarımı devreye soktum seviştim uyudum yine... Masum fanteziler kurdum akabinde hep uyudum sonra… Birilerini arzulamak nedir ki veya senin yatağını süslemesi neyi değiştirir ki? Bunu konuşamamak rahat olamamak neyin göstergesidir ki? Ten uyumu olup olmayacağı meçhul.
Onlar kimler mi? Onların bir önemi yok ki Ayşe, Fatma, Hayriye demişim ne fark eder. Hepsini görüp beğendim istediğim için kendime yakın bulduğum için veya başka emellerim için… Beğendiğim kadınlardı, kızlardı. Hepsi hayal ürünü belki, belki değil. Elde ettiğimde oldu onları. Küçüktü, minyondu, balıketli idi, benden yaşça büyüktü, seksiydi, zayıftı, güzeldi, esmeriydi, sarışınıydı, hepsi benimdi kadınlarımdı…
Ya hayal ya gerçek arzuydu, halen arzuladıklarım yok mu? Var olmaz olur mu? Sonuçta erkeğim, gözüm doymaz gibi gözükebilir. Elbette doyarım bende. Ne mi istiyorum? Bir kadının veya kızın birkaç erkek arzuladığını, kendinden büyük, küçük, yakışıklı, çirkin, şişman erkekler ile seviştiğini anlatması, bazısının hayalinde, bazısının gerçeğe dönmüş olmasını. Gerçi bir kadın istedikten sonra onunla olmayacak erkek yoktur. Kadın verme sinide, almasını da bilir, iş ki o erkekte iş olsun. Kadını parçalama isteği duysun… Bu ne diyor şimdi diyenler varsa okumasınlar bundan sonrasını halen sevişmeyi önereceğim yazımda :D…
Açıkça yazıyorum üreyin arkadaşlar, sevişin seks yapın nasıl yaparsanız nerde yaparsanız yapında o size kalmıştır. Dünya ya isteklerimizi elde etmek için geldik. Ne olursa olsun bu ister para, ister kadın, ister erkek, ister iş,
Sevgiler, saygılar ve sevişin. Üreyin arkadaşlar, dünyaya bir defa geliyoruz çok düşünmeyin… Hareket edin, harekete geçin…

27 Mart 2010

Dayanacak gücüm kalmadığını hissediyorum....

Artık dayanacak gücü bulamıyorum kendimde. Bendeki bu vurdum duymaz bu izole bu dört duvarlılık neden... yanlızlıktan çok sıkılır oldum artık bu hayatta yanlızlığın sadece bana mahsus olmadığını ne zaman çözeceğim diyenlerdenim.Kendimden nefret ediyoruum artık. şu fransız balkonun kapısını açıp ordan aşağıya atasım var kendime yakıştıramıyorum bu tür davranışları kendime. Sinir geliyor kendimi duvarlara vurmak geliyor. ilk defa bu kadar yanlız ilk defa çağresiz hissediyorum aslında saçmalıyorum sanırım gerçekten apayrı geliyor zaten kafam allak bullaktı dahada bulandı sevilip sevilmediğimi bile bilmiyorum şimdi... Bu şehirden gerçekten ama gerçekten nefret ediyorum kim benim yerime gelip geçmek istiyorsa buyursun gelsin ben yerimi vermeye hazırım...Kendime olan inancımı yitirdim artık. Hiçbirşeyi düşünmek istemiyorum artık. Zaten zaman kavramım yoktu olmadı olmuyordu resmen...Ben beceriksizim, ben yapamıyorum artık, hiçbişey yapmadan yaşamakta istemiyorumda. Gerçekten beceriksizim işleri başaramıyorum herşeyi yarım bıramayı seviyorum sanırım. Kader bu veya buna ne denirse artık... şimdi bunu okuyup ne düşünürsünüz hiçmi hiç bilmiyorum ama beni anlamanızı istiyorum...

26 Mart 2010

Karmaşık Duygu ve Düşüncelerim


Birinin bana ilgisi olduğunu çabucak anlarım. Kendini bir şekilde hemen belli eder bazı kızlar. Basitlik falan algılanmasın bu; iltifat ederler, mesaj atarlar duygusal bir şekilde...
Neyse bir kız var hep güzel mesajlar atıyor. Bu mesaj dan da ilham aldım şimdi. Hepsini buraya yazacağım sonrada kendi düşüncelerimi yazacağım bende... Aslında farklı düşünmüyorum bende ama geliyorum şimdi... Mesaj aynen şöyle;
 "AŞK" Dün ayrılırken kalbini avuçlayıp sevgilisine veren yürekli insanların gururuydu. Bugün; fiyat etiketini alnına yapıştıran kadınların gururu. Dün ömür boyu kader ortaklığıydı aşk, bugün yap, işlet devret modeli oldu. Dün Samanyolu ydu aşk, bugün yatak odasının yolu. Dün ya benimsin ya toprağın tutkusuydu aşk, bugün önce benim ol sonra kimin istersen onun "diyenlerin gecelik arzusu." Dün ucu yakılmış  mektuptu aşk, bugün hile ile ırzına geçip cep telefonlarına mesaj göndermek. Dün zarif politikacıların dilinde ahenk bulan şiirsel  bir dildi aşk. Şimdi "HASAN ALMAZ BASAN ALIR" oldu aşk. Dün midye kabuğunda iki kişiydi aşk. Bugün bir yürekte  bilmem kaç kişi? Dün "HERŞEYDİ AŞK." Bugün ise "HİÇBİRŞEY" dedi bana ..
 Aşk nedir sizin için ne ifade eder. Erkekler için nelerden ibarettir sizce; her aşk yatakta mı bitmelidir veya adaleti bumudur? Bugünlerde herkesin yatak partner i mi bulunmaktadır. Kadınlarda suç yok mudur? Aldatmak geleneksel bir olay haline mi geliyor artık. Tek gecelik ilişkiler mevzu bahis artık. Kim yaşamıyor ki bu ilişkileri pişman olunuyor mu olunmuyor mu bunu hiç mi bilmiyorum? Yaşamadım… Yaşamak ister miyim bilmiyorum? Geçmişin sevgilileri nerde artık o masum hikâyelerde mi kaldı. Aslı için boşuna yandı Kerem. Ben bu aşkı çok iyi biliyorum çok okudum keşke daha uzun olsaydı bu hikâye kitaplaşsa bile. Ya diğer aşklar Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun misali… Yoksa mantıklı düşünemeyenlerden miyiz artık. İlişkilerimiz bir acaip oldu ikinci gün canım cicim diyoruz beşinci günde yatakta buluyoruz kendimizi böylemi olmalı farkımız yok mu? Dün pencereden yârimize mendil atılırdı. Bugün Facebook’tan veya Twitter dan tanışma mesajları atılıyor. Bunun adı sosyalleşmek oluyor şimdi bu zamanlarda. Aşk, arkadaşlık ve dostluk masumluğunu eski güzelliğini yitirmiş şimdi… Bu bir gerçek sanırım.
Evlilikler çabucak bitiyor ilk kavgada hemen boşanma avukatlarının yolu tutuluyor. Yada erkek veya kadın eşini aldatıyor basılıyor sonrası ne mi oluyor erkek aldatınca hiç mi hiç bir şey olmuyor.Kadın aldatınca namus davası oluyor, erkek eşini öldürüyor ve hapsi boyluyor olan kendilerine oluyor tabi ki de hayatları birliktelikleri bitiyor …
Şunu da anlamadım hiç; bir erkek (özellikle seven bir erkek) neden sevdiğini anlatır. Seviyorsun, seviliyorsun değer görüyorsun kısacası amacın ne. Ne prim yapıyor şimdide bu hareketi yaptın. Amaç egolarını mı tatmin etmek hıncını mı almak? Bir erkek olarak; erkeklerin neden aldattığını hiç mi hiç anlamadım sanırım anlayamayacağımda. Ve aldatmayacağımda…

25 Mart 2010

Kadın olmak

Konuya nerden gireceğimi bilmiyorum. Neden böyle bir konuda yazdığımıda ama iten birşeyler olduğu kesin. Sanırım  bir bayana taktım. Bu lafım farklı alınmasın onun hakkında yazacağım yani sadece....

Genç bir bayan üzerine yazacağım. Yaşı genç, fiziği düzgün hanımhanımcık bir bayandan söz edeceğim ama onda bir terslik olduğu kesin.Konuda zaten bu ; bakımsız biri sanırım....Neden bakımsız diye merak ediyorum.... Bir genç kız kendine niye bakmaz, çok mu paspal göstermek ister kendini.

  Bayandan bahsedeyim biraz ; esmer çok kısa değil , çok ta uzun değil teni beyazımsı. Görüntüsü çok farklı sanki çevresine erkekleri yakınlaştırmak istemiyor gibi görünüyor. Bir aynaya bakmasını söyleyen yok mu? Kendi bakımlı olsa acaba ne olur onu merak ediyorum. Geçmişte ne yaşadında böylesin acaba.Fönsüz makyajsız çok özensizce bi hali var. 

Günümüz erkeği bile kendine bakıyor . Görüntüsünü değiştiriyor kaldı ki sen bi kadın olarak farklı şeyler yapman gerek . Saçın fönle makyaj yap bi acaip özensizsin kızım. Keşke seni değiştirebilsem biraz . Erkek gibi, belki kadınlardan hoşlanıyor olabilir ;  bu onun tercihi saygı duyarım onada karışacak değilim ... 

Kendisine sordum bi fön çeksen dedim şöle ne olur dedim ... Aldığım cevap yeterli idi ama sanırım yakın arkadaşıyla konuşacağım sınıftakiler bile daha güzel (içinde çirkin olanlar bile olsada)

17 Mart 2010

Biten bir aşk hikayesi daha

Zihnimden seni atamıyorum. Ne ismini atabiliyorum, ne resmini. Ne kelimelere dökebiliyorum seni, nede yazabiliyorum seni satırlara. Gözümün önünde sen duruyorsun, sanki içimde yaşatıyorum büyütüyorum seni  ve saklıyorum sakınıyorum seni herkesten. Bıkmadan usanmadan hemde. Yaşıyoruz bütün güzelliği içimde, dışarda ise bambaşka bir hayat var iken biz içerde mutlumuyuz seninle..?. Gittikçe uzaklaştın benden. Bugün farkettim zamansız sevişmelerden olduğumu bende seninle. Sevilmediğimi anladım bugün asıl. Zor oldu dipsiz kuyudan seni bulupta çıkarmak. Bir meseleyi hallediyorum seninle olan aramda. Yerin yok artık bu bedende ve zihinde.Nede kalbimde artık. Sana zor geliyor benle iletişime geçmek sanırım.Ben yok muşum gibi davranmayı bırak asıl budur önemli olan. Gerçi bunun nedeni ne benim, ne sensin. Sadece yaşadıklarımızdan ibaret herşey. Ben her tende farklı bedende senlemiydim peki. Ve sen her seviştikten sonra beni mi düşündün sevişirken benlemiyken peki. Ben bunları düşündüm.Yaktım kendimi defalarca atamadaım seni bedenimden seni istedim durdum hep yanımda yatağımda ve senin haberin olmasan seviştim rüyalarda isimsiz kahramanımla.Vedalaştım ve ELVEDA 'mı dedim sana.

15 Mart 2010

Terk edilmek

Terk edilmek.Bir erkek kaç defa terk edilir ömrü hayatında...Veya bir Kadın .Kadınlar daha çok terk edilmiştir erkekler tarafından...Kimler tarafından terk edilir? Şuan buna yoğunlaştım. Hayatımda, yaşadıklarımda; sevdiklerimden yaptığım yanlışlardan ötürü terk edildim. Bir çok defa sadece kızlar beni terk etmedi sevdiğim herkes tarafından ... Aslında her insan bi kaç defa terk edilir... Ben bu sayıyı çok aştım.Ben ne aldattım ne aldatıldım. Bildiğim kadarıyla tabi. Gerçi çok uzun süreli ilişkilerim olmadı hep kısa kısa 3 ay sürüyordu sonra herkes kendi yoluna veya bi mesaj ile elveda . Sevip sevmediklerini anlamazdım. Ağlardım ne oldu derdim kendi kendime .Yaşadıklarım nedir? Sorgulardım  hep ve sebepsiz yere terk edilen  acı çeken ben olurdum... Dostum dediğim adamlar bile benim yerime başkalarını tercih ettikçe görürdüm neyin gerçek olup olmadığını. Büyüdükçe değiştim. Sevmelerimde değişti, arkadaşlıklarımda , değişmeyen ise yaşadıklarımdı.Çıkar ilişkisi  oluyordu  herkesin ki . Cebinde para, altında araba varsa senden kralı yoktur derlerdi. Birde bar ında geniş içkin varsa...Bazen bi  küçük laf terk edilmeme sebep oldu. Davranışın etkilidir konuştuğun kırıcı olmayacaksın ortamda kızla hele dikkat etmen gerektir. Herşey yalandır yaşadıkların ve gördüklerindir asıl olan...Yediklerin içtiğin ayrı gitmez günün 24 saatini birlikte geçirsende vardır onda bi bit yeniği ama yapacak hiçbişey yoktur artık bırakmalı.. Dostunda olsa sevgilinde olsa, bırakacaksın eğer içinde sana dair bişey varsa geri dönecektir .....

13 Mart 2010

Hasta Bir İnsanın düşündükleri

Dün başlayan bi enfeksiyondan sonra  bugün kendimi dahada kötü hissetmeye başladım... Bana ne oldu ne bitti hiş bilmiyorum, grip başlangıcı olsa gerek. Burnum salya sümük oturuyorum ve yanlızlığın bokunu çıkarıyorum. Tekbaşına yaşamak bi evde çok kötü bişey. Ne arkadaşlarım arıyor soruyor nede sevdiklerim. Sadece aile, herşey aileden ibaretmiş bunu anladım.. Arayan bi iş için arıyor .. Herbalife için bende ne olduğunu ne bittiğini tam olarak bilmiyorum kendisinin ve yapanların söylediğine göre çok para kazanmak elimizde imiş . Zaman= para olunca  herkesin gözü açılı veriyor hemen.Benim canım acıyor adam bana mutlaka gitmelisin diyor; niye gitmemi istediğini tahmin edebiliyorum ona para kazandıracağım için.Ne para kazanmak istiyorum ne de okulu düşünüyorum... Kardeşim veya annem keşke yanımda olsalardı bana bakarlardı en azından yanımda olmaları büyük bi destek olurdu.. Bi defa daha anladım herşeyin sahte olduğunu dostlukların yaşadıkların kar değil yanına . Artık yeter kimseyi yanıımda istemiyorum olan olur olmayana byby diyeceğiz artık. Ben sıkıldım artık bu işlerden

10 Mart 2010

Kaybeden Bir Benlik

Bugünde kaybettim...

Neyimimi kaybediyorum... 

Kendimi seni beni geleceğimi herşeyimi.

Sanırım böyle giderse bi çok şeyimi daha kaybedeceğim.

Kendimi kaybediyorum artık ve sonsuzluğa doğru yol olabilirim geçmişte bıraktım... 

Bugün bıraktım yeni bir kimlik aldım kendime ve geçmişe bi çizgi çektim ve susuyorum içimde büyütüyorum bütün herşeyi..

Yakıyorum her gecemi gündüzümü bekliyorum sessiz ve sedasız bi şekilde.

Edalı bir  şekilde süzülüp duruyorum bu şehirde ve şehir bana büyük geliyor..

Büyük gelen bu beden mi yoksa hissettiklerim mi? Ya içimdeki yangın bu yangının sebebi senmisin...

Yaktığım yıktıklarım arasında sende varmısın? 

Asıl önemli olan bu  ve ben seni düşünürken hep... 

Acaba sen beni düşünüyormusun?

Sende ben varken bende sen var mı ve kaldımı? 

Kalbinde bana yer varmı Yarim?

 

Bu gece ağlama vakti

Bu gece ağlama vakti incilerimi dökeceğim sanırım ve içimde hiçbişey kalsın istemiyorum. Bütün hissettiklerimi, düşüncelerimi dökmeme sebep olan şey ise Gripinden-durma yağmur durma adlı şarkı ve bütün geçmişimi sorguluyorum şimdi ne yaşadıysam hepsine; bütün aşklarımı gözden geçiriyorum ve şuan hoşlandığım kızı düşünüyorum. Zaman geçiyor. Aleyhime işliyor ama ona bunu söyleyemem ki; senden hoşlanıyorum diyemem ona ve bi aşkı böyle harcayamam harcatamam kendime.. Boğazımda düğümleniyor sözcükler zaten uzağız kendisi ile... Yalan mı diye düşünüyorum ona duyduğum yoksa gerçek mi ? Sınanıyorum sanırım.. Bir acıdır çekiyorum ama tarifi olmayan sadece içimde.Gerçi herşeyi yaptığım gibi; bütün duygu düşünceleri, iyilikleri ve kötülükleri içime attığım gibi mi... Bilinmez gerçek bende çoktur. Çok düşünür çok tartarım bu şarkı beni alt üst etti ve herşeyi sorgulamama sebep oldu sanırım. Birşeyden vazgeçmeyeceğim sanırım aşık olmak ve yazı şiir yazmak..Aşk benim için bambaşka bişey... Aşk için hissettiklerim çok güzel şeyler.. Yaşamak istediklerim var.... Dolu dolu yaşamak gibi ayaklarımı yerden kesmesi gibi ... Karnıma ağrılar girdirmesi gibi... Kelebeklerin içimde uçuşması gibi bu aşk belirtileri değilde ne değildir???

Fahişe Ruhlu Bedenler

Tutma yap şu orospuluğu
Ahlak diye birşey yok bedeninde.
Ruhun temiz kalsın asıl
Kirlenmiş bir Dünya'ya mira bırakma...


Temiz olan sensin, hakkınla kazanıyorsun asıl
Emek var ve çile çekiyorsun.
Mutlu et erkekleri, asıl görevin o olsun
Bulutların üstünde gezdir o erkek bedenlerini...


Bedenini kirletme asıl, sonra yak o bedeni sıcak suyla
Morluklara izin verme  ve kimseyi göğüsünde uyutma
Tırnaklarını geçir o bedenlere ve hiçkimse ile sevişmediğin gibi  o bedenlerle seviş...
Ruj izin kalsın giysilerde ve parfümün sinsin o bedenlere o giysilere...


Hiç olmadığın  gibi kadın ol, üsturuplu ol en önemlisi
Kimse bilmesin senin bir fahişe olduğunu...
Fahişe gibi ucuz otellerde yaşama, yaşatma kendi bedenini...
Gizli kalsın herşeyin, takma bir ismin ve geçmişin olsun....


Tutma kendini, yap  işte şu orospuluğu....
Herkes sana özensin, yap ama adam gibi yap...

8 Mart 2010

Gönül Ferman dinlemiyor

Gönlüm de bi sızı var ve bu aralar mantıklı düşünmeme sebep olmuyor bi arayış içerisindeyim yanlızım ve hiç olmadığım kadar hemde çok. Bu yanlızlığın sebebini çok düşündüm sanırım bu kendi seçimim. Yanlızlığıma bir son vermek için bi takım girişimlerim oluyor olacakta. Burda biraz kendimden bahsedeyim diyorum artık ; Yaşım 23, delikanlıyım ama bildiğiniz gibi veya düşündüğünüz gibi değil çok farklı. İnsani duyguları olan kendinden önce karşısındakini düşünen, eğlenmeyi gezmeyi seven saygılı sevgili (kendimi övmek gibi algılanmasın),herşeyden az biraz bilen, hertürlü çevreye adapte olabilen. Her kesimden arkadaşa sahip, dostu az  seveni dahada az, kendisi zor bi insanım ben , bazen kendime bile tahammül edemediğim zamanlar olmuyor değil.Sevmeyi çok seviyor aşka delicesine aşık bi parça onun için mutluluk kaynağı. Sevdiği kızın ardına; beklediğim ,ağladığım, üzüldüğüm  hemde uzun zaman. Şiirleri kendini bi anlatış ifade etme biçimi olarak benimsedim.Duygularım kelimelere döküldü anlattım sayfalarca ve ağladığım şekil kağıtta idi.... Kaç kız girdi  hayatıma saymadım saymıyorum saymak istememde.Çok ağladım çok haykırdım arkalarından ama anlayanına rastlayamadım. Ama pişman değilim yaşadığım hiçbişeyden, belki herşeyi içime attığım için içimde çok düşünüyorum ve şişiriyorum kendimi.. Konuyu çok dağııtım farkındayım artık , toparlıyorumda artık ... Biri vardı bundan yıllar önce bi yakın arkadaşımın kuzeniydi bi şekilde tanıştık o zamandan bu zamana kendisini tanıyorum zamanında konuşuyorduk iyi arkadaştık yakınlaştık ve son darbe geldi bi şekilde uzaklaştık. Tabi benim ona olan bakış açım değişti kendisinden hoşlanmaya başladım tam açılacakken bişeyler oldu görüşmek nasip olmadı ben memleketimde kaldım kendisi üniversite için başka şehre gitti sevgililerimiz oldu sonra  ayrıldık başkaları geldi geçti şimdi yine sevgililerimiz yok ve hayranlığım yine belirdi kendisine hoşlanıyorum öyle böyle bi kız değil.Burdan sonra CAN YÜCEL DEVREYE GİRİYOR  VE BİTİMİNDE BEN YAZACAĞIM
Can Yücel inde dediği gibi;
Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.
Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin.

Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin.
Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük.
Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak.
En seksi leydi olmayı da bilecek,hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de.
Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küfretmeyecek,
Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.

Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek.
Seni öyle bir tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın başı, her
tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak.
Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak…

Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürlerle yemeklerle işi olmayacak.
Şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz.
Salatasız oturmayacak yemeğe.

Temiz olacak herşeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri yahut pahalı parfümlerin
sindiği, boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin.
Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş.
Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.

Kadın dediğin güzel olacak…
Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da…
Paranın güzelliğini bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak.
Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmeyecek.
Namussuzluğunu , ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek ,başka sevgili edinmeyecek.

Sarışın, renkli gözlü uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya…
Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir, olacak.
Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha.
Ağzı sıkı olacak kadın dediğin.
Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak…

Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından,dırdırcılardan,
unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan,
raf süslerinden,tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmayacak.
Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak.
Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak.

En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir.
Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa…

Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle.
Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de…
Kadın kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek.
Parayla pulla, kariyerle,kimin ne dediğiyle ,sınırlamayacak.
Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla…
Bileceksin ki evde ‘O’ kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana…

Öyle bir kadın işte…
Nerede oyle kadın yoktur deme…



Ve benimde dediğim kadarıyla kendisi tam anlamıyla kadın tam sahiplenilecek bi kadın hayalimdeki kadın akıllı farklı ve bana huzur verecek bi kadın ve ben erkek olarak; 

Seni Elinin Tersiyle değil Avucunun İçiyle Kavrayacak.
Bileceksin Ki Emin Ellerdeyim,
Başkası Tutamaz Elimi Böyle.
Rahat Olacaksın Yanında,
Çok Konuşmayacak, Beynini Didiklemeyecek.
İnce Olacak; Seni Senin Kadar Düşünecek.

Erkek Dediğin, Sen Onu Merak Ettiğinde
Kendisine Hesap Soruluyor Havalarına Girmeyecek.
Senin İnceliğine Karşı Umursamaz Sözler Sarf Etmeyecek.

Erkek Dediğin, Kadının Sinirini Bozmayacak,
Cinlerini Tepesine Çıkarmayacak, Sanki Sen Onun İçin Varmışsın
Her Ne Zaman İstese Emrine Amadeymişsin, O Ne Yaparsa Yapsın
Her İstediğinde Yanında Elinin Altında Olacakmışsın Tiplerine Girmeyecek.

Erkek Dediğin, Sen Ona Sevgini Hissettirdiğinde,
Sen Ona Kayıtsız Şartsız Asıkmışsın Gibi Havalara Girmeyecek.

Erkek Dediğin İlgi Gördüğünde İlgiyle,
Sevgi Gördüğünde Sevgiyle Karşılık Verecek.

Erkek Dediğin, Sen Onun İçin Kendine Baktığında,
Sırf Ona Daha Güzel Görünmek İçin Giyinip Kuşandığında
Hiçbir Şey Olmamış Gibi Davranmayacak.

Erkek Dediğin, Ruhunu Okşamasını Bilecek.
Romantik Olacak Kimi Gün Habersizce Kucağında
Çiçeklerle Çıkıp Gelecek.
Özel Günleri Unutmayı Marifet Sanmayacak.

Erkek Dediğin, Kayıtsız Olmayacak Senin Bütün Zarafetine Karşı.
Gerçekten Seven Bir Kadın Sevgi Ve İlgi Bekler,
Erkeğine Verdiği Aşkın Karşılığında Küçük Bir Tatlı Söz,
Kısa Bir Mesaj, Bir Çağrı Bile Onu Mutlu Edebilir.

Erkek Dediğin Bütün Bunları Cebinden Para Harcıyormuş Gibi
Cimrilikle Yapmayacak.

Erkek Dediğin, Ben Aranmayı, Çok Aramayı Sevmem Demeyecek.

Erkek Dediğin, Her Şey Kendi İstediği Gibi Olsun İstemeyecek.
Sadece Kendi Caninin İstemesine Bağlamayacak Her Şeyi.

Erkek Dediğinin, Hissettiğiyle Yaptığı Şey Arasında Uçurum Olmayacak.

Erkek Dediğin, Cesur Olacak Cesur.
Seni Seviyorum Derken Korkmayacak,
Başka Şeylerin Arkasına Gizlenmeyecek.
Seviyorum Deyip Bir Sonraki Perdede Kaçmayacak,
Özlüyorum Diyorsa Gelecek, Kaybetmek İstemiyorum Diyorsa Kaybetmeyecek.

Erkek Dediğin Aşkına Sahip Çıkacak.
Korkak Olmaz Erkek Dediğin.

Erkek Dediğin İyi Sevişecek. Koyun Gibi Yatmayacak,
Bir An Önce Su İs Bitse Demeyecek.
Aşksız Yatmayacak Yatağa Ve
Sen Bunu Bileceksin.
Bir Baba Şefkatiyle Seni Alnından Öptüğünde Bileceksin Ki
Sevgisi Geçici Ve Zayıf Değildir.

Erkek Dediğin, Ve Sevgiyle Öptüğünde
Dudaklarından Bileceksin Ki Opusun Tek Sebebi Şehvet Değildir.

Erkek Dediğin Aldatmayacak. Aldatmak Basitliktir.
Seviyorum Diyorsa Aldatmaz Erkek Dediğin.

Aldatıyorsa Sevmiyor Demektir.

Erkek Dediğin Yakışıklı Olacak, Çekici Olacak Ama
Bundan Çok Daha Öte Bir Şey...

Erkek Dediğin, Zeki Olacak. Kadının Küçük Yalanlara,
Bahanelere İnanmayacağını, Kendisini Kendi Gibi Tanıdığını Bilecek.
Kadının Zekasını Küçümsemeyecek Kadar Zeki Olacak.
Zeki Olacak, Seni Bir Hamur Gibi Karmasını Bilecek, O Hamura Kendisini Katmasınıda.

Erkek Dediğin, Değerlerini Bir Anlık Hevesler Uğruna Satmayacak.
Namussuzluğunu, Ahlaksızlığını Ancak Ve Ancak Seninle Yataktayken
Kullanacak.
Yan Gözle Hatun Kesmeyecek, Üstüne Sevgili Edinmeyecek.

Erkek Dediğin Önce Sevecek. Kendini Sevmeyen Erkekten
Kimseye Hayır Gelmez.
Bir Bakarsın Ki Yıllar Sonra Bu Adamla
Ne Yatağa Sığıyorsun, Ne Toprağa...
Koluna Girip Gezmesini Bileceksin Gururla Koynuna Alıp Sevişmesini De.

Erkek Dediğin, Babalığını Da Bilecek, Ana-Babaya Hürmet Etmeyi,
Kadir Kıymet Bilmeyi, Vefakarlığı, Fedakarlığı. ..

Erkek Dediğin Seni Koruyacak,Kuşatacak .
O Nerede Olursa Olsun Seni Koruyacağını Bileceksin.

Pısırık Olmayacak Erkek Dediğin.

Erkek Dediğin Erkek Olacak Güzelim.
Seni Sadece Sen Olduğun İçin Sevecek.
Parayla Pulla, Kariyerle, Güçle, Kimin Ne Dediğiyle Hareket Etmeyecek.
Hem Sevgilin, Hem Arkadasın Olacak



 Ben böyle bi erkeğim diye düşünüyorum... Gönlüm ferman dinlemiyor ona bakmadan duramıyorum. Güne onsuz başlamak bile içimden gelmiyor illaki bakmak illaki görmek istiyorum onsuz yapamıyorum düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum ve ona şiirler biriktirmek değil o şiirleri kendisine iletmek istiyorum .. Şans benden yana mı... 




Umarım benden yanadır ve  hayatımın aşkı olur... Bana şans dileyin ve beni takip etmenizi isterim