Biraz benden bahsedeyim

30 Nisan 2011

Hiç böyle seviştiniz mi?

 Belki fotoğraf bir çok şeyi anlatıyordur. Belki anlatamıyordur. Yazı olarak ben anlatmaya kalksam anlatabilirmiyim derdinede düşmedim ama sadece denemek istedim.

Hiç böyle sevgilinle seviştin mi. Yada gecelik biri ile bir anlık oluşan bir kıvılcımla yandığın tutuştuğun oldu mu. Duvara yaslanıp sonra yerlere yattığın oldumu. Aslında hepsi sadece amerikan filmlerinden ibaret ve romantik komedi yada romantikl filmlerinde görmeye alışık olduğumuz sahneler değil mi. Ayıp aslında bize, sevişmek böyle bir fotoğrafı da paylaşmakta cesaret işi değil mi? Kim ne der diye düşünmeden yapmalı yaşamalı insan. Duygularını , düşüncelerini ve fikirlerini yazmalı aktarmalı . Hadi sevişelim....


19 Nisan 2011

herşey spontane gelişsin


         Evde yeterince oyalanmıştım ve 1 gibi evden çıktım önce Tınaztepe kütüphanesine gittim . Güya tez yazıyorum ben nasıl yazıyorsam anlamıyorum ama =)) .Neyse birşey bulamadım tabiki kaynak, tez konusu veya kitap falan olsun. Ordan Ege üniversitesine gittim gidene kadar 4 oldu maşallahım var zaten çokta umrumda ya tez mez . Neyse kütüphaneyi buldum araştırmamı yaptım bi kaç bişey buldum  17. bilmem kaç geçiyordu  telefona baktığımda ve yolda yürürken bi afiş gördüm. Birini aradım tabi ama işi vardı. Kafamdan geçirdiğim şuydu şimdi eve gider yemek yaparım misler gibi sonrada konuları kafada toplamak lazım  dedim. Bbmesengerdan yazdı sinemaya gidelim mi dedim. Gülücük yolladı. iyi fikir olduğunu kabul etti. nerde olduğumu sordu . buluşacağımzı yeri söyledik. Bazen şanssızken şanslı konuma düşüyorum. Niye mi ben bu yeni teknolojiyi sevmedim habire yarı yolda bırakıyor adamı. Şarjım bitti iyiki bitmeden dedim bitiyor diye.Telefona sinir oldum hani kaldırıp karşı tarafa kadar atabilirdim o derece sinir etti beni.Beklediğime değdi ve hanım efendi teşrif etti .. Tam ben yukarı çıkarken sinirden gözüm görmüyor. Biri bana bakıyor .Cık kim bu diyorum.. durdum durdum birazdaaha yaklaşsın dedim sonunda o olduğunu anladım. Piere doğru yol aldık. O aç ben aç . işten çıkmış bense  öğle akşam yemeğimi çıkardım öylece yemeği yedik. Yerken, güldük eğlendik azcık sinir oldu gibi ama sanmıyorum yani .Biletleri de aldık, tabi gene spontane  gelişti herşey film hakkında hiçbişey bilmeden aldım biletleri falan filmi izlerken kah üzüldük kah dövündük. Yer yer ben sıkıldım falan hatta. Film bitti otobüs duraklarına yüründü. Yürünürken dalga geçildi. Bizden iyi skeç çıkacağını iddia etti ki ben öyle birşey sanmıyorum. imkanı yok yani tamam ilginç diyaloglar oluyorda o kadar ççgh olamaz  gibime geliyor. Bugün iyi eğlendim iyi oldu hep spontane olsun dedim hatta haftada iki gece sinema gecesi yapalım dedim. Olur uyar dedi. Sanırım bi bu konuda anlaşabiliyoruz diğer konularda bi acaibiz görmeniz lazım.... 
Daha  makarna yapcam bakalım o nasıl olacak ..Detayları yazarız artık

17 Nisan 2011

Issız adam repliği

Ada: Merhaba Alper nasılsın?
Alper: Merhaba şaşırdım ben, hay Allah. Seni aradım birkaç kere telefonların değişmiş tabi. 
Ada: İngiltere’ye taşındım evlendim. 
Alper: Öyle mi? Çok sevindim senin adına. Eşin?
Ada: Hakan. Orada bir şirkette çalışıyor. Bende orda bir dükkan açtım, meslek aynı öyle gidiyor işte. Bu da benim kızım Elif 3 yaşında.  

Alper: Çok güzelmiş canım benim. Allah bağışlasın. 
 Ada: Bende bir fırsatını buldum, hem Bursa’ya gelip annemleri göreyim dedim. Hem de Sinem’i. Yarın sabah dönüyorum. Kız babasıyla birlikte bakıcıyla kaldı orada. Belki yılbaşında tekrar geleceğiz. Gel bizimle bir kahve iç diyeceğim; ama sanırım sinemaya giriyorsun. Sen nasılsın nasıl gidiyor her şey, restorant falan devam dimi. 
Alper: İyi gidiyor, çok iyiyim, her şey yolunda. Hiç iyi değilim Ada. Seni hiç unutmadım. Bunların olacağını hiç düşünmemiştim. Yarım yamalağım her şey bombok. Sen atlattın mı? Yoksa benden intikam mı alıyorsun! Gülümsüyorsun gerçek mi? Hiç böyle olacağını düşünmemiştim. Senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi. Sana da, kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm. Taa ki, ufacık bir şey beni darmadağın edene kadar. Sana ait ufacık bir şey alay benimle o gün. İşte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım. Bir daha sen olmayacaktın. Bir daha yaşamayacaktım ben bunu bir başkasıyla. Biliyor musun o günlerde kaybettiğini bilmediğin o küçük saç tokası hâlâ cebimde durur. İyiyim çok iyiyim. Senin dükkanı emlakçı yapmışlar biliyor musun? 
Ada: Aaaa evet Sinem söylemişti. 
Alper: Bende geçiyordum geçen önünden o zaman gördüm. İşim vardı o taraflarda. Hayır Ada yalan söylüyorum. Ben zaman zaman gidip bakıyorum o sokağa ve her şeyin eskisi gibi olduğunu düşünüyorum. Senin içeride oturduğunu ve hâlâ kahramanlar yaptığını düşünüyorum. Kendimi aldatıyorum, avunuyorum Ada. 
Ada: Annen nasıl iyi mi?  

Alper: İyi o da ne yapsın torun, morun büyütüyor. Geliyor arada bir, ben gidiyorum zaman zaman. 
Ada: Özledim vallahi Müzeyyen ablayı. Söz de misafirliğe gidecektim kısmet olmadı.  Senden hemen sonraydı onu görmeye gidişim. Senin doğduğun eve, çocukluğunun geçtiği kasabaya sevgilim sana dair küçük bir yolculuk yaptık annenle. Sana söylememesi için yemin ettirdim ona. Bravo tutmuş sözünü. Büyüdüğün evi uyuduğun yatağı gördüm sevgilim. Seni çocukluğunu düşündüm. Sen oradaydın ve bir gün benimle tanışacağını henüz bilmiyordun. Sen dizime yattın ve ben bir hikaye anlattım sana. Büyüdün. Kafamda bir hikaye, bilirsin bunu çok severdim. İkimizi bir mutlu son yazdım sonra. O evde seninle birlikte oturduk, sustuk. Yanımda durdun sessizce. Burası sondu. Başka bir yaşamdı. Sadece biz vardık, bana baktın mavi ve telaşsız. Sustuk. Başka bir yaşamda, başka bir mutlu son, biz bunu hak etmiştik. Hikayemiz orada bir yerde, hep benimle duracak. Dayanabilmemin tek yolu buydu çünkü. İnsanın kokusu hep aynı mı kalırmış? Şaşırdım. Sana ait bir şey aldım yanıma bir küçük 45 lik plak. Arda Kardeşin Masalları. Eve uğrarsan bir gün o plağın nasıl kaybolduğunu asla bilemeyeceksin ve hâlâ her Pazar günü telefonla konuştuğum Müzeyyen ablamda söylemeyecek tabiî ki. Bu zevki sana yaşatmayacağız. Sen o küçücük plakla bende, evimdesin hala ve sen bunu bilmiyorsun. Gözlerimi kapattığımda kollarımda başka biri değil, sen varsın ve sen bunu bilmiyorsun. 
Alper: Aaaa saat 7 olmuş. 
Ada: 7 seansı başladı hadi geç kalıyorsun.  

Alper: Yok ben girmeyeceğim şimdi çocuk filmi zaten, sıkılırım şimdi. Başka planlarım var zaten daha cazip geldi. 
Ada: Bekleyen biri mi var yoksa. 
Alper: Evet var. 
Ada: Güzel sevindim. 
Alper: Yok. Hiç kimse yok. Sana yalan söylüyorum. 
Ada: Biliyorum sevgilim.  

Alper: Ben müsaadeni isteyeyim o zaman. 
Ada: Tamam hoşça kal. 
Alper: Hoşça kal. 
Ada: Aaaa bu arada havuçlu tarçınlı kekin tarifini verecektin bana hatırladın mı? Ben buldum tarifi bir kitaptan yapıp yedik afiyetle. Seninki kadar güzel olmadı tabi, ama olacak umut var. Azmettim başarıcam.
Alper: Şimdiden tebrik ederim. 
Ada: Hoşça kal kendine iyi bak. 
Alper: Hoşça kal.

Pencerenin pervazı

    
     Pencereden dışarı bakıyorum gecenin 1.30 unda işim gücüm yok desem yalan. Yapmam gereken bir çok şey var. Mesela kitaplara bakmak gibi yada bulduğum dökünmaları incelemek gibi ama nerde niyeyse bugün yada bu sene ... Evet, evet bu sene çok değiştim ben. Saldım hiçbirşeyi umursamıyorum düşlediğim gibi gitmiyor.Yaşamak buna denirse yaşıyorum ya işte arada bir yemek yiyorum hatta unutmadığım tek yeğane düşüncem. Bir kaç şeyde var, tatmin olmak, dışarı çıkıp mal mal bakınmak. Film izlemek gibi. Ne yaptığını bilmeden yaşamak bir nebze benimkisi.. Yemekleri allahtan annem yapıp yolluyor. Arada sırada bende yapıyorum sanki neyi yapabiliyorsam. Ben, dağınık. Ev, dapdağınık. Sağa sola bakıyorum, giyilmiş eşyalar okunmuş gazeteler,kablolar ses sistemi. Masada yenmiş yemek artığı kırıntılar,çaydanlık var ve bitmiş bir süt kutusu.Bitmiş bir rakı şişesinden iyidir. Bir yanda ekmek, yerlerde gazeteler. Allahtan alkolü çok tüketmiyorum,hatta hiç öyle bir derdim olmadı. Kuruyemişim  var, o da arada sırada. Televizyonun altında duran bir şişe votka sadece bir kaç shot içildi.
Yalnızlık böyle birşeymiydi ... Bilseydim yalnızlaşmazdım. İzin vermezdim bile hiçbir şeye, neden bu kadar yalınlık ve 4 duvarlık. İçimde suskunluk. Kim yemin ettirdi seni buna. Kim dedi sana sus pus ol otur kapan içine.

            Dışarı bakıyorum önce, karşımdaki apartmanda bir kaç lamba yanıyor. Acaba onun ne sorunu varda bu saate kadar oturuyor düşüncesi beliriyor bende. Yada televizyonda ne varda bu kadar eğlenceli bu saate kadar ayakta durabilmiş.Sonra aşağılara süzülüyor gözlerim, sokakta yürüyen bir kaç insan var.Onlara takılıyor bu defada. Acaba nereden gelip nereye gidiyorlar gecenin bu kör karanlığında. Belki kafasını dağıtmaya çıktı. Yada sıkıldı temiz havaya ihtiyacı var azcık. Herkes sen mi be oğlum. Ne ye takıldın bu kadar? Ne yaşadık ki senle biz, ben bu hale geldim vurdumduymaz, duygusuz sevmez bir insan oldum. Yıllar geçtikçe bir şeylere sahip olurum düşüncesi vardı. Aslında çok birşey istemiyorum maddi olarak. Küçük şeylerle de mutlu olmayı biliyorum ben. Sanırım derdimiz bu, bu yüzden büyük be oğlum.Yalan yok, aldatmak yok, arkadan kuyu kazma yok. Sen alışıla gelmişin dışında büyüdün çünkü, kalp kırmak yok. İstediğini biliyorum aslında, uykusuz gecelerin sebebini de ve neden o yatakta 2 yastıkla yattığını da başının altındakinden bahsetmiyorum asla. Sevmeyi marifet diye bilmiyorsun. Aşkın çok büyük bir meret olduğunu sanıyorsun sen. Hikaye, roman yada film tadında yaşanmışlıklardan olsun düşüncesi var sende. Korkun, çok sevilmek sanırım senin. Aslında hoşuna gidende bu ya. Azcık şımartılmak  duygularının okşanması, belki bir dize uzanıp başını okşatmak, yada sıcak ve yumuşak bir kucağa başını yaslamak sırtını sıvazlatıp ağlamak belki bu dur. Sırtın sıvazlanmadı hiç çünkü. Her konuda destekçin olunmadı. Karşı çıkıldı bazende ve ne olur ne biter düşüncesi hep senleydi.Aslında sen ve ben büyümedik. Zaman ilerlese de sende olanlar da şöyle, unutmaya başlıyorsun. Birçok şeyi, mesela bir ten'i ,sonra o ten'e dokunmayı, o ten'i öpmeyi gezinmeyi sonrada o nu sevmeyi. Okuduğun gazeteden bir paragrafı,sevdiğin müzikleri. Hatta sevmeyi , sevilmeyi bile yeri geliyor unutuyorsun.Kendini unutuyorsun ne için yaşadığını sonra,amaçsızca yaşamaya başlıyorsun. Sahip olduklarına bakıyorsun ....
YOK  Hiçbir şeye sahip değilsin, sahip olduğum kelimelerim var sadece. Onlarda bedava zaten. Benim onları sevmem yetiyor onlarda duygu yok en azından ben katıyorum o duyguyu yaşanmışlıkları Beklentileri yok. Kırılganlık yok darılmaca yok bi beklentileri yok kısacası . İnsanlar çok şey bekliyor bence. Önce parayı bekliyor, sonra mutluluk bekliyor. Bazen mutluluğu parayla satın aldığını düşünüyor ama sonra yanılıyor . Sağlık en sonlarda gelir aslında.

Ben ne istediğimi biliyorum. Çok iyi biliyorum hemde sevgiye karşılık . zamana karşılık zaman sabır saygı da bunlar öyle bulunmuyor gibi. Kimle ne kadar vakit geçirirsen boş,yalan. En sevdiğin bile olsa belli bir süre sonra o bile ayrılıp gidiyor.Düşlediklerim ne miydi; küçük insanların hayali gibi kendi kendine yetmek  o evde mutlu olmak çiçekte saksılar bir plakçalar rakı içen bir sevgili  ve mutlu mesut yaşamaktı hayalim. Evimi, odamı ,yatağımı mükemmel yapmaktı....

Kusura bakma anne çok dağıttım. Dağıttığım yerleri bir türlü toparlayıp temizleyemiyorum. Özelliklede kafamın içi beynimde ki dağınıklık...


13 Nisan 2011

Sen uğraş dur hayat benle !!

Hayat benle çok uğraştı. Sevdiklerimi ,sevmediklerimi  aldı.O kadar çok düştüm ve bir o kadarda çok kalktım ki hiç mi hiç hatırlamıyorum. Türllü türlü düşünceler kovalıyor beni ..Yalnızız sonuçta. Geçmişimde o kadar çok hayal kırıklıklarını, kötü günleri kapatıp geldim ki . Çok yaralandım kendime göre . Çok kaybettim, yenildim, yenildiğim kadar küsmedim kalktım hep. Ayağa kalkıp toparladım bir şekilde kendimi kaldığım yerden yada kalamadığım yerden devam ettim. Bugün ne yaşanılıyor diye sorsalar bende bilmiyorum ne yaşadığımı saçma sapan hatta. Sıkılmak, depresyon, yeni bi başlangıç yapmak kaçıp gitmek terketmek yada daha farklı şeyler geçmiyor değil. Kapandıkça içine kapanan biri oldum kimse ile birşey paylaşmak anlatmak aramak konuşmak görüşmek bile içimden gelmiyor. Hiç birşey ilgimi çekmiyor bir kaç konu dışında ; kitap kurdu olayım, habire film izleyeyim o kadar boş olduğumu hissediyorum ki . Halen doldurmak için çabalıyorum kendimi, zaman desen yetmiyor. Hiçbirşeye sahip değilim vasıf desen o da yok ki ne işe yararım diye çok düşünüyorum.. Zamanın, hayatın neleri getirip neleri götürdüğünü muhakeme etmeye başladım. İnsanın yaşamak için bir artısı olmalı nedense hep negatiflik hep bi olumsuzluk büyük olumsuzluklar güzel bişey yok  bende...  Şikayet ediyorum, öyle algılansın  şikayet etmeyi severim kavga etmeyi sevdiğim gibi ...... Kavgam çok büyük a dostlar ....

11 Nisan 2011

Yaşanan herşey bazen rüya gibidir !!!

Bugün sabahın 10. u  ancak anladım işte.Gerçi anladığım ne diye sormada.. Bazen salak hatta daha fazlasını düşünmeye başladım kendim için. Aslında yazmalımıyım onuda bilmiyorum.Şuan doğru ne olur onuda anlamak istiyorum.Kafamda kuruyorum herşeyi gene ve saçma düşünceler içine giriyorum.Herşey bir kaç gün önce başladı çarşamba günü güne güzel güzel başlayıp ...



Aslında incir reçelindeki bir sahnedeyim resmen sahne -1 de donup kalan yazamayan ve o şekilde kalmış rakı içip sonra üstüne cila çekip bira ile en son çay içesim var... Sondan mı başa gitmeli yoksa baştan sona mı?  Arada olan hikaye ise bir muamma ama güzeldi dünki yaşanılanlar taki bugünün sabahına kadar... Halen ne olduğunu anlamış değilim. Haberim olmadan gene bir öküzlük yaptığımı düşünüyorum. Nede olsa ben bir Türk erkeğiyim ruhumda öküzlük var yapmışımdır birşeyler gene diyorum ...

5 Nisan 2011

Kısa

1-Düşünme bir an olsun ne kendini ne beni geçecek sanmada kalıcı bir içki gibi gör hani yağmur dedim yağ dedim 10 dakika kadar ama hızlı ve ağır yağ . Yağ ki işlensin güzelliğin, sıcaklığın, özlemin, hasretin ve düşüncelerin. Meraklandırma kimseyi bir şey olmayacak ;ne sana nede bana sadece aşkı yaşamış olacağız eğer sen müsaade etmiş olursan..   

2- Birini çok sevmek ona değer vermek her zaman işe yaramıyor sen onu düşünürken o başka birini düşünüyor olabilir  en acısı da bu ya senin verdiğin değerin onda birini bile sana vermiyor...

3-Yüreğimi götürüyorsun madem, başım da gelsin seninle. Yastığın altına sakla ve yanak yanağa uyuyalım her gece…

4-Bu sen misin gördüğüm yoksa yanılsama mı görünen. O kadar çok hayal gördüm ki sana dair yüzünü unutmama ramak kaldı gelmiyorsun göstermiyorsun da, kader misin nesin yoksa. Alnıma yazılan bir yazı silinmeye mi başladı yoksa...

5-İçinde ne kadar umut biriktirsen de, ne kadar güneşe dönük olsan da. Hiç bir şey fark etmiyor, bir karabulut geliyor, esiyor yani bir yerden yağmurunu yağdırıyor sel oluyor alıyor, götürüyor yeşeren filizi için değişik oluyor yapmam gereken ne ki aslında hep güneşe dönmek mi? belki de odur bilmiyorum? Yeşeren filizi büyütmek mi? Oysa Bilmediğim ne kadar çok soru varmış kafam da.

6-zararım kendimi hep olduğu gibi kan damarlarımda durmuyor duracak gibi değil bu akşamda ağlıyorum yaşlarımda durmuyor sesimde durmuyor bağırıyorum belki biri duyarda kapımı çalar diye .. Bendeki sadece bir ümit işte sadece sevilmek istiyorum derdim bu başka bir şey değil...                                                                                                                        14 Aralık 2010, 20:39

7-yaşamak bazen zor gelir... Düşünürsün neden dersin. Neden ben dersin kısacası hiçbir şey göründüğü gibi değildir. İçinde birikir bir şeyler biriktikçe sende bir şey olmadığını sanarsın  ama öyle değildir işte bir yerde patlak verir ansızın hiç beklemediğin anda can evinden vurur seni. Keşke kalbimin tam orta yerine saplansa o kurşun dersin...                    14 Aralık 2010, 20:47


8-Kusuyorum biliyor musunuz kelime kusuyorum aşk sözcüklerine kusuyorum sizlere inat hem de düşüncesizde söylediğiniz kelimelerin en güzellerini ben söylüyorum işte var mı daha ötesi yok siz söyledikçe iğrenç kelimelerini basitliğinizi ben biriktiripte söylüyorum .... Sizin gibi olmadığım kesin işte                                                                                                        14 Aralık 2010, 20:50


9-Sen ruhunun üşümesini bilir misin? İçine ne giyersen giy ne kadar kalın giyin sende ruhun üşüyecektir. Ne kadar sıcak içeceklerde içsen ya da alkolde girse sadece bedenin ısınacaktır. Yalnız olmanla beraber soğukta sana bir şey olmayacaktır. Battaniye atmayı deneme bile ateşe elini de uzatma ısınmaz senin ruhun...                                                                                                                  12 Aralık 2010, 23:57

10-Bir şey eksik gibi burda? Biri olmalı bir el misali sonra bir diz kafanı o dize yaslamalı. Bir el belirmeli başını da okşayacak, uyumalı sonra bir sonsuzluğa yatar gibi. bir çok hayali rüyayı aynı anda görebilmelisin dudakları ile huzur vermeli sana .. Kalktığında görüp huzura erişmen gibi...                                                                                                                                                                                                                                                              12 Aralık 2010, 23:33 

11-Bazen ufuklara bakarsın ve yol alırsın bilmediğin diyarlara gider gelirsin o şehri ülkeyi benimsersin korkusuzca düşünmeden durmadan hem de. Şimdi benim ufkumun kapandığını hissediyorum kapandım kendi ülkeme önce kendi ülkemi gezeceğim ki sonra görelim neresi güzelmiş diye                                             07 Aralık 2010, 23:08 

12-Yine aklım sende kaldı seni düşündüm durmadan bütün gece gözlerimde buğu. Ağzımda tek bir sigara öylece. Pencere önü soğuksa yaslan arkana şöyle bak dışarı uzun uzun usul usul....                                                                                       10 Ekim 2010, 22:52 


13-Sığınacağım bütün limanlar uzak ve bu uzak denizdeki en yakın liman neresi ise o limana çek kaptan beni                                                                                                                                                                                                                                                                  04 Ağustos 2010, 18:34